11.05.2009

Başarısızlık!

Bu sene Türk futbolunun iki lokomotif takımı;Fenerbahçe ve Galatasaray açısından pek parlak ve hatırlanası bir sene olmadığı aşikar...Bu uygun adım gerilemenin iki takımın geleceği açısından da hayırlı olması da başka bir nokta tabiki.
İlk olarak değerlendirmeye Fenerbahçe ile başlayalım.Sene başında yönetimce ''başarısız'' olarak nitelendirelen Zico ile yollar ayrıldı.Yerine son Avrupa şampiyonu İspanya milli takımının teknik direktörü Aragones getirildi.Bu hamleyle Fenerbahçe Zico ile bulamadığı disiplini bulmaya ve maç seçmeyen bir takım yaratmaya amaçlamıştı.Orta sahaya Emre Belözoğlu ile forvet hattına da İspanya gol ''kralı'' Daniel Güiza getirildi ve her sene bomba transferleri gerçekleştirmeyi gelenek haline getirmiş Fenerbahçe kendince ''bomba'' transferlerini yapmıştı.Aylar geçiyor alınan sonuçlar Fenerbahçe'de ''bomba'' etkisi yaratıyordu.İlk bomba Şampiyonlar Liginden ''iki'' puan alanarak elenilmesiydi ki üstelik UEFA kupasına kalınılması halinde bu sene final Kadıköydeydi.Sanırım Aragonesin ''disiplini'' futbolcular üzerinde o kadar etkili olmuş olacak ki futbolculara Kadıköy'de final oynamak bile çekici gelmemişti.Hedeflerden birinden kopan Kanarya her seneki hedefi olan şampiyonluğa daha keskin odaklanmıştı ki bir başka bomba daha patladı ardı ardına.Ligin ikinci yarısında alınan sonuçlar Fenerbahçe'yi şampiyonluktan o kadar uzaklaştırmıştı ki artık tek hedef Türkiye Kupasıydı.
Fenerbahçe'ye tarihinin en kötü sezonunu yaşatan etmenlerin başlıcası Başkan Aziz Yıldırım'dır.Niye mi?Çünkü iyi futbol iyi futbolcularla oynanır.Peki Fenerbahçe'de iyi futbolcu kavramını karşılayacak futbolcu sayısı ne kadardır ?Hadi futbolcular kötü,peki bir teknik direktör takımından bu kadar mı bihaberdir?Sezon başı şampiyonlar ligi kadrosuna alınmayan Deniz Barış sezon sonu senin kurtarıcın oluyosa vay haline!
Gelelim Galatasaray'a...Sezon başında yapılan transferlerle ciddi manada taraftarlarını heycanlandıran Galatasaray 2000 UEFA Şampiyonu kadrodan bu yana en iyi kadrosunu kurmuştu.Ancak şampiyonlar liginden elenerek ilk başarısızlık sezonun hemen başında gelmişti.UEFA'da şampiyonluk hedefleyen bir kadro kurmak için çalışan yönetim Çek golcü Milan Baros'u alarak güçlü kadrosuna güç katmıştı.Şöyle bir kadroya göz attığımızda Arda Turan,Harry Kewell,Casio Lincoln,Milan Baros ve Türk milli takımının bel kemiğini oluşturan bir savunma ve orta saha hattı.Herşey çok güzel ama yanlış nerde?Bu göz kamaştıran kadroya genç,tecrübesiz ve bu takımı kaldıramayacak bir isim getirilmiş olması...Micheal Skibbe!Tabiki her fırsatta Skibbe'nin dile getirdiği sakatlıklar performansı etkilemişti ancak Skibbe takımı yönetmiyor adeta futbolcular çıkıp topunu oynuyordu.Ancak UEFA'da alınan sonuçlar ve oynanan futbol Skibbe'nin son kullanma tarihini uzatmıştı.Ancak nereye kadar gidicekti derken bir de baktık ki kaptan Bülent Korkmaz takımın başına geçmiş.Bu icraatla adeta jübile yapılmayan Kaptan'ın gönlü alınmış ve takıma 2000 ruhunu aşılamak amaçlanmıştı.Kaptan da bu takımın ilacı olamadı ve o da teknik direktör kıyımına kurban gitmek üzere.Bu gidişatın baş sorumlusu yönetimdir.Teknik direktör seçiminde ince eleyip sık dokuması gereken yönetim nerdeyse baştan savma bir politika izleyerek 2.sınıf bir Alman teknik hocayla Galatasaray'ın bir senesini adeta çöpe atmıştır.
Yazımın son bölümünde bu iki güzide takımımızın yönetiminin ne kadar sonuca odaklı ve öngörüsü sıfır olduğunu dile getirmek istiyorum.Fenerbahçe'nin 2007 şampiyonluğu ve Galatarasay'ın 2008 şampiyonluğu yöneticilerin kafasında ''biz nasılsa şampiyon oluruz'' olgusunu kuvvetlendirmiştir.Umarım ki yeni sezona bu iki takım da iddalı bir kadro ve teknik yönetimle girerler, lakin Türk futbolunun bu iki takımın Avrupa zaferlerine çok ihtiyacı var.

Hiç yorum yok: