30.06.2009

Basketbol Turnuvası



Küçükyalı Kadir Has Lisesi Kapalı Spor Salonunda düzenlenecek bir Basketbol Ligi.

20 takım 2 konferansa bölünecek ve her takım birbiriyle maç yapacaktır. Daha sonra konferansların ilk 4 takımı Playofflara kalacak ve 3 maçlık seriler ile yenişmeye çalışacaklar. Ardından konferans birincileri arasında yine 3 maçtan oluşan bir final serisi oynayacaklar.

Lig başlangıç tarihi tam olarak kesinleşmemiş olmakla birlikte eylül ayının ortalarında olması tahmin edilmektedir. Maçlar yalnızca Pazar günleri 12.00-20.00 saatleri arasında oynanacaktır. Lig başlamadan fikstür belirlenecek ve her takımın hangi saatte maç yapacağı belirlenecektir.

Takımlar minimum 8 maksimum 10 kişi olmalıdır. Maçlar 8 er dakikalık 4 periyot halinde oynanacaktır. TBF den hakemler maçları yöneteceklerdir.

Katılım için takımların 10 kişi olduğu varsayılırsa kişi başı 15 TL kayıt sırasında ödenmelidir. Maç başı ücretler saha ile görüşmelerimiz devam ettiğinden henüz belli değildir. Belli olduğunda takımlar bilgilendirilecektir.

Son katılım tarihi 26.07.2009 dur. Başvurmak isteyen takımların bana ulaşabilecekleri adresler şunlardır.

MSN: em_re@live.it
GSM: 0534 950 41 44
Emre AKINCI

Arkadaşımın düzenlediği bir organizasyon. Hani olurda takipçilerimizden ''Basketbol turnuvası falan olsada katılsak ulen, evde otur otur sıkıldık'' gibi düşünen olursa diye..

Kaukenas Real Madrid'de...


Real'den bir müthiş transfer daha... Henüz resmen açıklanmadı ama artık dedikodu olmaktan da çıkmış durumda. Ha, kaynak soranlar olabilir, ona da Türk usülü cevap verelim: Madrid yönetiminden birinin arkadaşının amcasının Madrid-İstanbul seferini yaparken yanında oturan elemanın komşusunun hergün uğradığı marketteki kasiyer çocuk. Epey sağlam yani...

Şaka bir yana, Real bu sefer gerçekten sağlam geliyor ki Messina farkı var en başta...

29.06.2009

Yalancının?


Ricky Rubio için Türkiye'den teklif varmış, peki ya kim bu babayiğit? Yoksa menajer oyunu mu? Bence ikincisi...

Not: Yahu bu resim, Krkic ne alaka? Ona da mı Türkiye'den teklif var yoksa? Yarın Fotospor başlığı: "Bojan&Ricky Fener Yolunda"... Yok, yok; resim enteresan geldi sadece... Yalancının dedik ya başlıkta, biz güme gitmeyelim kendi lafımızla...

Teoman Ölmeli

28.06.2009

Oldu mu şimdi Güiza ?





Arkadaş sen ne biçim bir insansın ?
Not: Videolar kalitelileriyle değiştirilmiştir.

Baba ben ünlü oldum..



Resimde en sağdaki Kobe Bryant t-shirt ü tutan şahıs ben oluyorum.LakersTR oluşumu içerisinde yaklaşık 2 senedir bulunan bendeniz, en sonunda gazeteye de çıkmayı başardı - çok iş başardım, bir tek bu kalmıştı - İşin şakası bir yana,ilk okuyuşta ''Bu ne yahu, bu kadar kısa olur mu ?'' gibi bir cümle çıksada ağzımdan, sonra tarafsız okuduğumda harika bir reklam olduğunu, çok güzel, zevkli bir söyleşi olduğunu düşünüyorum. Sitemizin ağır toplarından Şansal Abi - the mechanic- ve Cem the sheed - cemsheed -'in hiçbir cümlesinin bulunmaması beni biraz şaşırtsada, röportaja artık bir slogan haline gelen - kesinlikle espri tadında, dalga geçiyorum, kendini beğenmiş bu falan demeyin - cümlemle geçiyorum

Eren Tolga Onur “Türkiye’de Lakers düşmanı çok!” derken haklı olabilir mi?

Buyrun cevabı : http://www.milliyet.com.tr/Pazar/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=26&ArticleID=1111428&Date=28.06.2009&b=Turkiyede%20dogdular,%20Lakersli%20oldular&ver=65

27.06.2009

Rusya'dan İspanya'ya...


2 gün önce bahsettiğim transfer gerçekleşti, Darjus Lavrinovic Dinamo Moskova'dan Real Madrid'e transfer oldu. Velickovic-Lavrinovic-Reyes, eyvah eyvah... Bakalım Massey-Hervelle-Van Den Spiegel üçlüsünden kim kalacak, kim gidecek...

Biz de mi Oynayalım Hocam ?




Son gelişimiz çok sosyal oldu ama kendimi durduramıyorum arkadaş.. Anladık yöreseldir, güzeldir, anlamlıdır ama bırakın artık şu kolbastıyı! Vallahi midem bulandı artık, ana haber bültenleri dahil her yerde çıktınız artık, o klasik ezgiyi duydukça sinirim hoplar oldu.
Millet olarak güzel bir şeyi de tadında bırakabilecek miyiz acaba herhangi bir dönemde?

25.06.2009

Yemişim Dünya Kupası'nı, Çekilir mi Bu Izdırap!


Ulan futboldan soğudum, öttürmeyin lan şu boruyu! Efenim geleneksel çalgınız olabilir (yahu böyle bir şey nasıl geleneksel çalgı olur?), gidin evinizde, bahçenizde çalın. 1 milyon tane sivrisinek seni kovalıyormuş etkisi yaratan bu iğrenç sesle Konfederasyon Kupası keyfini berbat eden Güney Afrika insanı, kınıyorum hepinizi! Fatih Terim'i de kutluyorum, iyi ki gidemiyoruz Dünya Kupası'na... İleri görüşlü imparatorum benim, demek ki bu yüzden, 70 milyonun sinir sahibi olmaması için berbat etmiş bir çuval inciri...

Baskette de Real Madrid


Madrid ekibinin gözü sadece futbolda değil parkelerde de dönmüş durumda. Koç Messina'yı takımın başına getiridikten sonra Brad Oleson ve Novica Velickovic'i kadrosuna katan Real, yazılıp çizildiği üzere Darjus Lavrinovic'i de İspanya'ya getirmek üzere. Koçları fark yaratır, bu takviyelerle uzun rotasyonları da canavar olur ancak kısalara yapacakları (Oleson dışındaki) takviyeleri görmeden takımın gelebileceği nokta hakkında konuşmamak lazım. Yine de transfer sezonuna şahane bir giriş yaptıkları aşikar...

Not: Massey, Winston, Mumbru ve Tomas ile büyük ihtimalle yolları ayrılıyor Madrid ekibinin...

Lior Eliyahu Tau'da


Epeydir konuşulan gerçek oldu, İsrail'in altın çocuğu Maccabi'den ayrılarak Bask ekibinin yolunu tuttu. Rakocevic'i kaybeden Tau, Prigioni'nin de ayrılacağını düşünürsek guard pozisyonunu takviye etmek için epey uğraşacak; yine de bu transfer onlar açısından umut verici. Bu sene lig ve Avrupa'da Barça'nın gazabına uğrayan Tau bakalım gelecek sene nasıl bir kadroyla mücadele edecek.

Tekrardan Merhabalar..

Sadece ben ve Marko olarak yolumuza devam etme kararı aldık. Temmuz ayında aramıza yeni yazarlar katılacak. Ara vermemek üzere..

12.06.2009

Tecrübe


Hidayet yine yapmıştı ve fark 5 sayıydı.Kobe akabinde topu hızla getirip Gasol'e artistik güzel bir pas çıkardı ve fark 3 oldu.Top yine Hido'nun ellerindeydi,topu Howard'a indirdi ama Howard son 3 serbest atışı soktuğu gibi,bu 2 kritik atışı sokamadı,ve mola alındı.Van Gundy Hido'ya,Kobe'de kalmasını söyledi iki kişi Kobe'yi tutuyordu.Top Fisher'a geçirildi,ve Nelson'ın geride kaldğını gören Fisher 3'lüğü attı,uzatmaya götürdü.Aynı Fisher uzatmada da,Kobe'nin dirsek darbesiyle yıktığı Nelson'ın geride kalmasını bilerek,son topu 3'lükle cezalandırdı ve maçı takımına kazandırdı.Dünün özeti bu,söylendiği kadar basit değil ama bu.

Alston ve Nelson gibi 2 tane cenabet guardım olacağına şöyle topları sokacak bir tane Fisher'ım olsun razıyım.Daha öncede yazdığım gibi Brooks'un etkisinden çabuk kurtulmuşa benziyor Fisher,kritik yerlerde gerçekten kritik şutları sokuyor,yüzdesine bakmayın.Eski bir dostum,Aaron Levenstein'in sözü olan; "istatistik bikini gibidir,asıl görmek istediğinizi saklar" derdi o hesap.Alston saçma sapan yerlerde öyle paslar atıyor ki,Nelson o kadar kötü tercihler kullanıyor ki..."Nelson'ı rotasyona yerleştireceğim,Alston'ı kazanacağım" uğruna seriyi kaybediyor belkide Magic.Bunları maçı beraber izlediğimiz babam bile görüyor ama Van Gundy ısrarla oynatıyorda oynatıyor.Anthony Johnson'ı düşünmüyor,e yenilmeye de mahkum oluyorsunuz haliyle.

Ariza ise Lakers'ın bugün 13 sayı farkı eritip kazanmasında baş rol oynadı.3'lüklerini soktu,kritik yerde devreye girdi.Zaten play-off ta bu demek.Lewis'in sustuğu,Nelson&Alston'ın saçmaladığı yerde kritik şutları atmak demek,Ariza ve Fisher gibi.Gasol gibi bir anda patlamak demek.Elindeki maçı Lakers'a vermek demek.Hakemlerden saygı görememek demek,kaçırılan faullerin yarısından azı sayı olsa maçı kazanabilmek demek vs vs.

Lakers belki kupayı alacak,belkide bir dahaki maça babamın dediği gibi "bunlar 5. maça 20 sayı fark atar,bak görürsün." olacak.Hiç bilemiyorum ama iki takımda "şampiyon" gibi olmadıklarını çok çok rahat görebiliyorum,kim kupayı alırsa alsın.Şu Boston "sakat" olmasaydı,ikisini de 4-0 evlere paket servis yapardı demek geliyor içimden ve sanırım maçları izleyen herkesin.Kader mi,şans mı,tecrübe mi...Ben en pozitifini seçtim başlık için,Lakers adına.Ama bazende kazanmak için belli şeyleri ortaya koymak gerekiyor,işte sanırım eksik burda Magic adına.Yazık oldu diyebiliriz,ama haksızlık diyemeyiz.

Magic:99-Lakers:91

Not:Kaan Kural'da 2. maçın kaybedilmesinin baş sorumlusu -onu oynatan Van Gundy ile birlikte- JJ Reddick'in seri boyunca hiç oynamadığını,ve nasıl kendini hazır tutuğundan bahsedip durdu hep,2. maçta 30 dk'ya yakın oynamasına rağmen ve maçı izlemeyenleri ısrarla yanılttı,o maçta ısrarla 3'lükleri kaçıran JJ gibi.2 maçı da NTV'de kendisi anlattı,Vatan gazetesine de kendisi yazdı ama ısrarla aynı şeyi tekrarlaması,ve o ana göre yorum yapması cidden garip ve yakışık olmayan bir durum kendisine.

10.06.2009

Benim Hala Umudum Var




Şarkısını söylüyor bugünlerde Magic'liler.Ee haklılar da 3-0 ve 2-1 çok fark var,çok.İnanılmaz bir eforla seri 2-1 e geldi bugün.

Orlando Magic ilk yarı %75'lik şut yüzdesi ile NBA Final Tarihinin rekorunu kırdı.Kobe-Magic çekişmesi gibi geçen ilk yarıda Kobe el üstü attıkça Kaan ve Murat Abiler gibi gece gece ulumaya başladık "oouu" diye,o sokmaya devam etti ama bir yere kadar.

Orlando'da geçen maçın kaybedilmsinin baş sorumlularından biri olan Alston bu sefer sokak basketbolu hünerlerini gösterdi,yarı göz yaşı damlalarını bıraktı potaya,cesurdu.3 tane saçma sapan top kaybı yaptı ve her zamanki gibi;bir önceki pozisyonda şut soktuğu için,durduk yere bir sonraki pozisyonda şut atmaya da kalkıştı takımın ritmini bozmak adına...Ama bunlara bile razı olmalı Van Gundy,böyle katkı verecekse Alston.Orlando cephesinde oyuna giren 9 kişiden 5'i 18 ve üzerinde sayı attı.Müthiş toplar çevrildi,boş adamlar genelde cezayı kesebildi.Hidayet'in gene çok iyi asistler yaptığı maçta,bir iki toptada -özellikle Pietrus'un- şans da Magic'den yanaydı.

Lakers tarafında ise Kobe tek kişilik resital sergilerken ikinci yarıda takımının yenilmesine sebep oldu.Kobe olmasa fark çift hanelerle Lakers aleyhine olabilirdi ilk yarı,ama Kobe olmasaydı da -daha doğrusu egosu- Lakers maçı kaybetmeyebilirdi.Sanırım süper-yıldızların sırrı da burda yatıyor.Ya onlarla,ya onlarsız,ikisi de olmuyor.Gasol ve Fisher'ın bu kritik dakikalarda -Kobe'nin gereksiz saçmaladığı yerde- iyi oynadılar ve maçın kopmamasını sağladılar.Tabi bunda Orlando'nun,son periyodun yaklaşık bir 5 dk.sında sayı atamamasının da gözardı etmemek gerekir.Özellikle hücum ribaundlarında büyük şans yakalayan Lakers bunları yeterince değerlendiremedi.Muhteşem hücum performansı sergileyen Gasol'ün,yıldızın,uzunun Ariza'dan 4 tane eksik ribaund alarak,3 ribaundda kalması da garip.Bütün bunlara rağmen Kobe kaçırdığı 5 faulün -normal şartlardaki gibi- en azından 3 ve ya 4'ünü atsa durum kafa kafaya gelebilirdi.Hatta o kadar ki,0.2 saniye kala bile Kaan Kural&Murat Kosava ikilisi "acaba bir şeyler olur mu?" diye düşünüyorlardı,o kadar güven vermiyordu Magic.

Ama bütün bu tecrübesizliklere rağmen kazanmasını bildi ve önemli bir hamle yaptı Orlando.Geçen maçta Odom'un müthiş katkı yaptığı ve maçı Lakers'a getirdiğini yazmıştık,bu seferde Alston ve Pietrus maçı Magic'e maçı getiren isimler oldu.

Orlado'nun çok yüksek yüzdeyle şut atmasından yakınan Laker arkadaşlarım ise kendi takımlarının Orlando'dan 14 fazla şut attığının ve kendi yüzdelerinin de %50'den fazla olduklarından bihaber...Burda önemli olan Lakers takımının kendini sorgulaması biz neyi yanlış yaptık diyebilmesi.Yoksa "işte bu gün şansları tuttu,attılar" mantığında taraftar edasıyla giderlerse bu iş olmaz.Ayrıca her zaman söylenildiği gibi faul kaçırmakta konsantrasyon belirtisidir,eğer normalde iyi atıyorsanız ve bugün habire kaçırıyorsanız.Maalesef buradan da bakarsak Lakers'ın maça pek konsantre ol(A)madığını görüyoruz.

Magic:108-Lakers:104

8.06.2009

Şaşırmıştık, öyle bir şey yokmuş..

Nejat Sayman yıllardır takip ettiğim, beğenerek izlediğim, Türkçe konusunda usta yorumculardan biridir. Kurduğu cümleler, seçtiği kelimeler her zaman düzgündür. Geçen maçta maçın son bölümünde ''Ne yaptı lan ? '' tarzı bir ses geldi kulaklarıma, inanamadım. Yazımda da söylemiştim zaten ''Ben mi yanlış duydum acaba ?'' diye. Öyleymiş. Buradan takip edenlerin haberi olsun.
Nejat Sayman kendi ağzından yaptığı açıklamada ''ne yaptı lan?'' değil ''ne yaptılar ?'' dediğini, vurgu ve sesler yüzünden sesin bizlere öyle geldiğini açıkladı. İsteyen, hala inanmayan varsa kasetlerine ulaşabilir.

Herşeye Rağmen Kazanan Her Zaman Haklıdır




Bir maç bu kadar sıkıcı başlar,tıpkı bu yazının başladığı gibi.İlk 6-7 dakika çok kötüydü özellikle.Az sayının atıldığı saçma-sapan hücum tercihlerinin yapıldığı dakikalarda,Jackson Bynum'ı 2 faul aldğı gerekçesiyle oyundan alıp,Odom'u oyuna sokmuştu.Bu olay maç içerisinde 2 kez daha tekrarlanacaktı,ve belkide senaryonun ilk önemli bölümü burasıydı.Bynum oyundan her çıkışında Lakers aktif olmaya başlayacaktı.Odom her topu öyle kullanıyordu,her top da sanki ona öyle bir geliyordu ki,Kobe'nin bir şey oynamadığı maçta (oynamadığı maçta 27 attı 4. periyotta) Kobe gibiydi.Savunmada inanılmaz gayret sarfediyordu,blok yaptı (ben olsam bir dahaki maça Bynum'a bu kadar erken faul aldırmam) o kadar iyi bir Odom uzun zamandır seyretmemiştik,böyle kritik bir yerde.İşin ilginci bu kadar sıkıcı başlayan ve ilk 2 periyoduna dahi hiç bir şey hatırlamak istemediğim maç;Lewis'in özellikle 2. periyotta müthiş oyunu sayesinde fark olmaktan (Lakers lehine) kurtuldu Magic,hatta bir ara Gundy saçmalayıp -ya da yeni bir şey denemek isteyip- Gorta ile Battie'yi sonra Howard'ı kısa sayılmayacak süre beraber oynattı,hücum o kadar karışıktı ki biraz şans birazda istek...Bu arada veteran guard Fisher ise bu Brooks'tan sonra kendine gelmiş gibi kritik sayılar attı,ya da Magic'in gurdaları o kadar...,neyse.

3. periyotta suni bir Kobe-Hedo düellosuyla zevklenmişti.Howard inanılmaz çabasıyla Magic ayakta kalıyordu;Alston(abim sana hiç bir şey söylemiyorum),Nelson(hadi sakatlıktan çıktı diyelim),Lee(çaylaksın) ve Reddick(anam-babam sen ne iş yaparsın,bir tane üçlüğün dışında hücumda takımın ağzına ettin,saçma sapan pas hataları yaptın)'e rağmen.Ama bir 4. periyot oldu ki anlatabilecek miyim bilemiyorum.Hidayet 3. periyotta yaptıkları yetmezmiş gibi,son periyotta Stan Van Gundy'nin hiç bir oyun kurucusuna güvenmediği yerde;Hidayet oyun kuruculuk yaptı,asist yaptı,çok kritik bir 3'lük attı ve son topta "tertemiz" bir blok yaptı Kobe'ye;jeneriklik olur ya onlardan.Ama son iki topu Lee kullanamadı (son topu basket verilmeliydi gerçi) ve uzatmaya gitti maç.

Uzatmalarda ise tüm bu dengesizlikler,bir dengeyi oluşturdu ve Lakers işi bitirdi.Üzücü bir an oldu biz Türk basketbol severler için Hidayet'in,Howard'ın emeklerine yazık oldu.Lewis'in gayretine ama bunlardan başka isteyen varmıydı,oynayan varmıydı tartışılır.Gasol'ün oyuna ağırlığını koymasıyla maç gitti,son direnişler işe yaramadı.Yinede maçı kazanabilirlerdi ama şehirde olduğu rivayet edilen "melekler" istemedi birazda.İşin zor kısmı evlerinde 3 maç oynayacak olması Magic'in.2-0'dan sonra çok zor,benim tahminimce,büyük ihtimal orada şampiyon olup gelecektir Lakers,yanılmak da isterim tabiki,orası ayrı.

Kısa-Kısa

Hakemler gene kötü bir maç yönetti ben bu konulara girmiyorum genellikle ama şu başlıklar altında toplayabiliriz sanırım hatalarını;çalmadılar çalmadılar sonra çaldılar,saçma sapan süper-yıldız düdükleri iki takımada,maç sonu basketini vermediler vs. herneyse her zaman kötüydüler,her zaman saçmalıyorlar.

Jack Nicholson'ın hareketleri ise midemi bulandırıyor cidden.Birde haksızken haklı gibi gözükmek...Kesin bununla ilgili bir atasözümüz de vardır da aklıma gelemedi sabahın bi vaktinde şimdi.Gülüyorduk,ediyorduk,taraftardır diyordukta yani iğrenç gözükmeye başladı artık.

Lakers :101-Magic:96

7.06.2009

(Son) İstanbul Park'ın Yeni Prensi;Button


Karizmatik abimiz iyi bir çıkış yaptı,daha doğrusu Vettel çıkışta şansız biçimde kayınca birinciliği kaptı,mükemmel bir pit-stop taktiğiyle de yarışın sonuna kadarda birinciliği bırakmadı.Zaten yarıştaki ender heyecanlı olaylardan biriydi bu.Barrichello,ne yaptğını bilemez bir biçimdeydi (farklı bir hayranlığım vardır kendisine) ve 3.ten 12.liğe kadar geriledi.Dediğim gibi bütün olay çıkışta koptu ve öylece bitti.Button,en iyi sezon başlangıcı rekorunu Schumi'nin elinden alarak bu sezonki 6. zaferini tattı.

Pistimizin en meşhur ismi Massa ise 6.ta kaldı.İlki iki sene Schumi'ye olan hayranlığımız ve organizasyonun ilk yılları olması sebebiyle dolu geçirilen 3 gün,bu sene taban yaptı.Umarım bu son yarışımız olmaz,anlaşmamız bitti zira.Vatan'da çıkan habere göre FIA patronu bin pişman bakalım göreceğiz önümüzdeki günlerin ne getireceğini.Uçup giden paralar,harcamalar,söylenenler&yapılmayanlar kısmını okumanız için sizi Kaan Kural'ın yazısıyla başbaşa bırakıyorum.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Fiyasko&tarih=07.06.2009&Newsid=242231&Categoryid=1

Şu Fransızlar...


5 Haziran 1999.Unutamadığım günlerden biri.Bayanlar finalinde Graff ile gözümü onunla açtığım,o kazanınca ben kazanmış gibi hissetiğim,tenisi bana küçük yaşta sevdiren (97'ydi ilk maçını izledğimde sanırım) Martina Hingis'in maçı var.Hingis'in,Graff'ı kesinlikle alt edeceği bir maçtı ilk setide almıştı üstelik ve ne olduysa,Hingis'in ikinci sette öndeyken hakeme "bir sayı " konusunda itirazından sonra olmuştu.Tabi o zamanlar Şahin gözü,Challange vs. gibi haklar yoktu (Cidden merak ediyorum acaba dışarda mıydı diye.Çakar'ın pierro&Fenerbahçe'si gibi olacak bu da bence eheh.)Teknoloji gelişmemişti.Hatta bugünkü maçta yapıldığı gibi hakem yerinden inip,topun düştüğü noktaya bakmaya bile tenezzül edecek durumda bile değildi,otorite gibi bir şeydi.Kanundu hakemlerin kararı.Hingis ise 19'unda olmasının verdiği heyecanla hakeme itiraz etti ve topun düştüğü yeri götermek için Graff'ın yarı sahasına girdi.Ve bu anda devreye Fransızlar ve Graff'ın çakallığı girdi.Her topunu yuhalamaya başlayan Fransızlar kızcağızın sinirlerini bozmuştu.Hingis bir tuvalet molası alıp saçlarını değiştirip gelmişti,ama ne çare.Fenerbahçe Galatasaray maçlarında futbolcular bu kadar baskıya maruz kamıyordur desem yeridir.Servis atarken laf atanlar mı dersin,Graff sayı alınca çılgınca alkışlayanlar mı dersin ne dersen de bütün çirkeflikleri yapıyordu Fransızlar...

Bugün Soderling-Federer maçını izlerken de o maç geldi aklıma.Tabi 100'de 1'1 bile değildi bugün yapılanlar...Bu Fransızların değiştiğini göstermiyordu maalesef.Soderling'in aldığı sayıyı alkışlamaya bile tenezzül etmeyen Fransızlar,Federer'in her sayısından sonra abartısız çığlık atıyorlardı.Bu kadar iğrenç olduklarını ben daha önceden görmüştümde,şahit olmayanlar vardır diye eski bir anımı anlattım.Federer'i "ağlatacak" kimse olmayınca (Avustralya Açık'ta yenildi diye ağlamıştı hatırlayacaksınız yakın geçmişte...Hadi Vatandaşı Hingis;kız ve kaç yaşındaydı o zamanlar.Sana noluyor be adam öyle herşeye ağlacaksan,galibiyete gölge düşüreceksen...neyse),maçı kazanacak haliyle ama kaybeden ve tenisi çirkinleştiren kim olacak tabiki Fransız seyircisi...Böyle seyirci olmaz olsun arkadaş tek kelimeyle iğrençsiniz.Ne susmasını bilirsiniz servis atılırken,ne tenisin güzelliğini,ne de en önemlisi "denge"yi.Birinin Ace'leri alkışlar güzel sayılarına kıyamet koparken diğerine sadece "oo,aa" diyorsa garip gerçekten...

Eninde sonunda bu maçı her türlü kazanacaktı Federer,Nadal da yokken -bunu da kazamayacaksa gelmesin bir daha Fransa'ya- ama ne gerek vardı bu tip bir seyirci profiline,anlamadım,yıllardır aynı nane....

Mactan Sonra Gelen Edit:Federer maçı 6-1,7-6, ve 6-4'lük setlerle şampiyon oldu.Tebrik ediyoruz.An itirabıyle ağlıyor gene...

6.06.2009

Damir Mrsic basketbol dersi verdi..



Bu adam ne zaman yaşlanacak ? 2 maçtada 40 yaşında inanılmaz bir efor sarfetti. Savunmada Smith'i tuttu gitti hücumda en kritik atışları soktu..
Maçın yorumlanacak bir kısmı yok. Sadece son dakikalara bakmak gerekir. Green Fenerbahçe 2 sayı farkla gerideyken 2 atış kaçırınca maç bitti dedik ama diğer tarafta Ender bir atış kaçırdı, ardından Mrsic'in 2 serbest atışı geldi. Efes kenardan topu o kadar kötü çıkardı ki yanlış duymadıysam Nejat Sayman,''Ne yaptı lan ?'' tarzı bir şey söyledi. Dönen topta Solomon'a faul yapıldı,birini attı ikincisinin ribandı Mirsad da kaldı, Mirsad boşta duran Mrsic'i gördü ve bingo. Anlatırken yoruldum. Saygılar.
67-70
Efes Pilsen : 0 - Fenerbahçe Ülker : 2
Bundan sonraki iki maç Abdi İpekçi'de..

Almanya'da Bonn Sürprizi...


Almanya'da basketbol denince akla gelen en önemli takım olan Alba Berlin, çeyrek finalde Paderborn karşısında çok zorlandıktan ve bu seriyi 5. maçta geçtikten sonra Bonn karşısında adeta kayaya tosladı... Seride ilk maçı evinde (1 uzatma sonunda) 73-71 kaybeden Berlin ekibi, ikinci maçı da yine uzatma sonunda 75-72 kaybederek seride 2-0 geriye düştü. Artık 3 maç üst üste kazanması gerekiyor Alba'nın, o maçların ilki de bugün...

Not: Yarı finalin diğer eşleşmesinde normal sezon ikincisi Paderborn, Bamberg karşısında seriyi rahat götürüyor, durum 2-0 şu anda ve üçüncü maç yarın Paderborn'un evinde...

Rijkaard Galatasaray'da




İnanılmaz heyecanlıyım.Bir Teknik Direktör geldiğinde Galatasaray'a hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum.O kadar yorucuydu ki gün eve adımımı atamamıştım,saat 00:35'e kadar.PC'yi açtım,arkadaşlar "Rijkaard'ı aldınız olm" diyordu,ben şaka falan sandım."Fotomaç okuyup gelmeyin şuraya ya" dedim.Ama gerçekmiş kendimden utandım.Bizim vizyonumuzun gerçekten büyüdüğünü gösteriyor bu olay,bizimkisi hep büyüktü zırvalıklarına girmeyeceğim çünkü 2003-04'ten sonraki karmaşa herşeyi anlatıyor.


Umarım sabredilir,herhangi bir olası başarısızlıkta.Umarım bir senede ipi çekilmez.Uluç ve tayfası tarafından yıldırılmala dayanıklıdır,ve taraftar umarım kulak asmaz,aynı şekilde Polat'ta.Umarım Arda'yı kaptan ve orta sahanın ortasında "Türk İniesta" olarak görürüm.Ve umarım Barça'daki 6 yıllık oluşumun yarısı bize yansır.Futbol konuşmayı çok severim ama bu yazıyı uzatmak istemiyorum.Galatasaray kendi takımım olduğu ve çok mutlu olduğum içinde fazla objektif bakamayacağımı düşünüyorum.Ama hayal ediyorum da;iyi antrenmanlar,iyi taktikler,iyi gençlerin arkadan geleceğini bilmek...İyi yabancıların gelmesi için bir kapı olacağını,ligimizin daha kaliteli olacağını bilmek...Bana sonsuz bir haz verdi her şekilde bu olay.Hoşgeldin Rijkaard.

4.06.2009

Ömer ''Speedy'' Onan yaptı yapacağını..



Geçen senenin finalinde de hiç beklenmedik şekilde çıkıp takımının yükünü çeken Ömer, savunmasının yanında hücumunuda konuşturabileceğini bir kez daha gösterdi..
Fenerbahçe'de ayrıca Smith'in iki kritik hücum ribandı sonrası yaptığı basketler var ki bence maçı onlar kopardı..

Efes Smith'in erken faul problemine girmesinin dezavantajlarını yaşarken maç boyunca daha iyi oynayan taraftı diyebiliriz. Sonuç olarak nasıl kaybettiler ? diye sorarsanız Fenerbahçe - Efes maçları yaklaşık 2 senedir bu şekilde geçiyor, bende anlamadım..

Fenerbahçe : 68 - Efes Pilsen : 60
Fenerbahçe : 1 - Efes Pilsen : 0

Angelina Jolie ile öpüşür gibi sakız çiğneyen kız

Gene saçma sapan bir sebepten dolayı Mecidiyeköy'deydim.İşlerimi hallettikten sonra,Haziran'ın 4'ünde olmamıza rağmen haldır huldur yağan yağmura inat,Metrobüse doğru koşturuyordum."En ön" veya "en arka" taktiğimin çok işe yaradığı şu günlerde;Metrobüste yer bulmak (kalkış durağından bir sonraki duraktan binmeme rağmen) çok zor olmuyordu.İlk metrobüs tahminimden daha doluydu ki onun "karşı"dan geldiğini öğrendim.Bizim metrobüsümüz geldi ve "Teyzemdir,yaşlıdır.Ayakları yorulmuştur&şişmiştir vs." diye yer vereceğim kadının ayakları benimkinden hızlı ve sağlam çıktı,şoför kapıyı açar açmaz bana kalçasıyla "screen" koyduktan sonra,benim arkamdaki kızın da gelmesini engelleyerek büyük kalçaların önemini hatırlattı.Ve en önü benden kaptı.Saat 12'yi biraz geçiyordu ve yağmurda yağdığı için pek kalabalık değildi,metrobüs.Aslında engelli vatandaşlarımız için olan,ancak;kimsenin buna aldırış etmediği yere bende oturdum,çok yorulmuştum.4 koltuğun 3'ü de boştu üstelik.Yanıma muhtemelen yolda görsem aşık olabileceğim güzellikte,benim yaşlarımda,sarışın,yeşil gözlü,güzel dudaklı (!),balık etli bir kız oturdu.2 aydır türlü sebeplerle -zaman,aile sorunları,dersler,zaman,ikili ilişkiler,zaman- bitiremediğim kitabımı çıkardım,okumaya başladım.Sanırım ona "cool" gözükmekte gururumu okşamıştı,ya da ben her zamanki gibi bir şeyler "san"ıyordum.Kitap o kadar sarıcıydı ki,2-3 durak kadar dönüp kıza bakmadım bile...Derken dişimize ve falımıza bakan daha yeni açılacak 10'luk "Falım"ını çıkardı güzel kızımız.Birden kan basıncım artmaya,gözlerim kararmaya,ve dudaklarım benden habersiz oynamaya başladı.1-2-3 derken -evet,o attıkça ve fallarını okudukça bende sayıyordum kaç tane attığını- o koca ağzına tam 6 tanesini bir şekilde yerleştirdi.Ve çiğnemeye başladı.Ağız ne kadar büyük olursa olsun,6 tane Falım'dan bahsediyoruz burda,haliyle yarısı dışardaydı sakızın.Ben dahil,herkesin ayrı ayrı kıl olduğu bu durum hanım-kızımızı hiç enterese etmiyordu.Bazen bütün sakızı ağzına atıyor,bazense yarısını çıkarıyordu.Tam kitaba dalmışken bu olayın olması beni ayar etmiş,kitabın sayfalarını sert bir şekilde çevirmeye,ayaklarımı sallandırmaya,"bak bu şekilde çiğneme kızım bu sakızı" bakışları atmama itsede hiç birine aldırmadı.Yeşil gözleri ise yarı-açık,yarı-kapalıydı,uyuklama halindeydi.Büyük ihtimal uykusu gelmişti.Ya da kendisini Hollywood'ta,X bir film setinde,Angelina Jolie'yle birlikte rol alacağı lezbiyen öpüşme sahnesine hazırlıyordu,hiç bilemeyeceğim (Aslında ikisinin ağzının birbirine tam uyacağını düşünmekteyim,siz tahmin edin artık şeklini.) Bütün bu uyarılarıma,saçma sapan düşüncelerime rağmen;Falım'dan çıkan "mucuk" sesleri iyice sinirimi zıplatmıştı.Sinirden gülmeye başladım hafiften,kıza dönüp baktığımda ona güldüğümü sanmış olacak ki;kendisini naza çeker gibi bir ifadeyle sakızının tümünü ağzına attı ve kafasını cam kenarına çevirdi.Ben o sakızla "öpüştükçe","hıh"lıyor o daha bir "mucuk"luyordu sakızını.Kimi hayal ediyordu o şeyi çiğnerken bilmiyorum ama,metrobüsteki herkes onun ağzına bakıyordu,ama bu onu zerre ilgilendirmiyordu.En sonunda dayanamayacağımı anlayıp yukarıya bir bakış attım "Allah'ım bu benim kaderim mi?Bana bunları sayıyla mı veriyorsun,özellikle mi yanıma oturtuyorsun,her toplu taşıma araçlarında.Neden ben Nedeennn" diye haykırdım içimden,kendi kendime.Tabiki cevap gelmedi.Neyseki kızımız Şirinevler'de indi,"şükür" dedim.Bende yoluma sakin kafayla devam edecektim baya sevindirik olmuştum,sanırım yakarışım işe yaramıştı.Kızın boşalttığı yere doğru kayarken,sakınızını düşürdüğünü -veya bana hediye olarak bıraktığını- gördüm.Yarı salyalı sakız ayağımın altındaydı.Kamera şakası falan olmalıydı bu.Ya da biri benimle dalga geçiyordu.Midem bu manzarayı daha fazla kaldıramadı,ve çeneme sesli bir şekilde vurdu "Sakızına soktuğumun ...",önümdeki amca bana bakarak güldü.Bizim durakta indikten sonra miniminnacık,muhtemelen yeni doğmuş,muhtaç&kimsesiz bir yavru kedi gördüm,kalbim bu manzarayı kaldıramayacak kadar yumuşak,aklım ise karmakarışıktı.Ona birkaç şey alıp uzaklaştım."Herşeye rağmen yaşamak güzel" sözlerinin geçtiği,Candan Erçetin'in "Yaşıyorum" parçasını söyleyerek,köprüyü çıktım.Yoluma devam ettim.İnerken gördüğüm manzara ise bir yerlerden tanıdık geliyordu.Yolun kenarına ayakkabısını sürten bir adam,aynı zamanda söyleniyordu,"Hay ben bu sakızı yola atanın..."

3.06.2009

Son bilet Marousi'nin...


Yunanistan'da PAO'nun Olympiakos'u 3-1 ile geçip şampiyon olmasının ardından son soru işareti de Aris-Marousi serisinin sonuçlanmasıyla ortadan kalkmış oldu. 2-2 ile son maça taşınan seride Atina ekibi, Aris'i Selanik'te 76-72 yenmeyi başardı ve EL'ye son bileti kapmış oldu.

Yeni bir yüz var artık EL'de gelecek sezon, tebrikler ve başarılar. Bakalım kadrolarını nasıl ve ne kadar takviye edebilecekler...

Not: Son maçta eski Fenerbahçeli Jarod Stevenson 25 sayı, 6 ribaund, 3 asist ve 4 top çalmalık performansla takımına galibiyeti getirdi...

Çiçek gibi...


Fenerbahçe Acıbadem, Hırvat smaçör Osmokrovic'in ardından çok önemli bir transfere daha imza atıp 90 doğumlu genç pasör Naz Aydemir'i Eczacıbaşı'ndan koparmayı başardı. Hani teknik açıdan çok önemli bir transfer olması bir yana, Naz'ın da halk tabiriyle "çiçek gibi" bir kız olması da göz zevki açısından önemli. Fenerbahçe taraftarı olmamla alakalıdır kuvvetle muhtemel ama forma da açmış kızımızı, G.Saray taraftarı olduğu bilinmesine rağmen. :)

Çok kaliteli bir voleybol takımı yolda, bunun da bir kulüp takımı olması ülkede sporun sevilmesi açısından çok önemli; hele ki Efes Pilsen'in final serisi öncesi yaptıklarını gördükten sonra...

Eşeğe altın semer takmışlar..



Adriano bugün yapılan antremana katılmadı. Çıktığı ilk maçta attığı gol = x antreman ? Devam..

İlginç bir diyalog..



Lakers Denver serisinin ilk maçında Fisher çok kritik bir üçlük atmıştı son dakikada hatırlarsınız, Kobe'nin atmasını beklerken.. Dün şöyle bir diyaloga tanık oldum paylaşayım :

Phil : Kobe topu nerde almak istersin ?
Kobe : (tahtada bir kısımı göstererek)Tam burada almak istiyorum ve Fish'i dibe yerleştirelim
Phil : Tamam o zaman.

Oyun planı çiziliyor. Kobe topu oyalıyor ve Fish'e aktarıyor. Fish sayıyı atıyor durum 1-0

2.06.2009

NBA Finalleri için toplandık..



Ahmet Çakar - Gürcan Bilgiç Sabah gazetesi toplantıları tarzı olsun diye resimlerimizi koyarak başladık bizde. Soldan sağa Çağrı - Eren. Killer duo. İftar sofrası önde çorba var kusura bakmayın.Neyse final yorumlarına geçelim..


90’lardaki o müthiş basketbolu bize bu serilerde hatırlattılar.Öncelikle Lakers,Nuggets,Magic ve Cavs oyuncularına gösterdikleri müthiş efordan ötürü teşekkür ederim.Uykusuz kalmak hiç bu kadar zevkli olmamıştı.
Finale eşleşmesine değinmeden önce Cleveland ve Lebron hakkında iki çift lafım var.Lebron gibi bir süperstara eşlik edenleri görünce Cleveland’ın ne Spurs’e karşı kaybedilen finalden ne de geçen seneki Celtics’e karşı kaçırılan finalden nasib almadığını gördük.Ayrıca yılın koçu olan değerli Mike Brown’ın o kadar da değerli bir koç olmadığını gördük.Orlando’nun 4 kısalı sistemine karşılık verememesi ve Dwight’ı savunmaya yönelik hiçbir özel önlemi olmaması Cavs taraftarlarını çileden çıkarmıştır sanırım.Varejao’yu ve Ilgauskası adeta her maç yok etti ‘’Superman’’.
Gelelim final serisine…NBA’in 62 yıllık tarihinde 30. Finaline çıkan Lakers geçen senenin acısını çıkarmak isteyecektir.Bunun için Kobe vücudunu parkede bırakmaya hazır.İşte serinin Lakers açısından kaderi Kobe’den sonra başlıyo.Bench katkısı ve yardımcı oyuncular.Benchin tıkır tıkır işlediği ve Gasol - Ariza – Odom üçlüsünün skora katkı yaptığı bir Lakers’ı savunmak cidden zor olacaktır.Bynum’ın vereceği katkı da diğer bir silahtır Lakers için ancak Zen Master’ında dediği gibi oynaması için savunma yapması şart.Orlando’nun 4 kısalı sisteminde Bynum’ın ilk 5te olması Lakers’ın savunma yönünden sıkıntı yaşamasına neden olabilir çünkü Rashard Lewis’ın büyük bir çabukluk avantajı var.Bu nedenle Lakers klasik 5 dışına çıkabilir ve ilk 5’e Odom yerleşebilir.Hidayet’i savunmada ise iş yine Ariza’ya düşecektir.Lakers açısından savunmadaki diğer bir handikap ise Lee – Fisher eşleşmesi.Houston serisinde Brooks’un Fisher’ı ne hale getirdiğini görmüştük aynı senaryo bu seride de yaşanması çok büyük sürpriz olmaz bu yüzden Fisher’ın dakikaları azalabilir ve Farmar yerine rotasyonda Shannon Brown’ın kullanılması daha etkili olur diye düşünüyorum.
Orlando finale gelirken ciddi manada güzel basketbol oynadı ve Cavs serisinde de rakiplerine ‘’biz yılmayız’’ mesajı verdi ki 27 sayı geri düştüğü bir maçı kazandı 23 sayı geriye düştüğü bir maçı da son saniye 3iüğü ile kaybetti.Bu özelliğiyle Lakers’ın canını yakabilir ki Lakers’ın en büyük sorunlarından biri de bu rehavet.Yine bu serinin kaderini savunmalar belirleyeceği için Kobe savunması büyük önem taşıyor.Pietrus her geçen maç hem savunma hem hucum yönüyle ciddi bir tehdit olmaya başladı ve savunmasıyla daha çok katkı sağlayabilir.Orlando bu seride 4 numara savunmasında sıkıntı yaşayabilir ama sölediğim gibi hücümda da bir avantajı var.Battie’ye dönülse bile orda bir sorun yaşanacağı aşikar ancak çok büyük bir sorun niteliği taşımıyor.Dwight’ı Gasol savunursa işi zor çünkü Gasol hücum faul göstermede Oscar ödülüne sahip.Ayrıca uzun kolları ve hareketli bacakları da Dwight’ı yavaşlatabilir ama durduramaz(imkansız zaten).Orlando Lakers’ı yine 3 sayı tehdiyle vurucaktır.Özellikle Lakers’ın hücum ribaundlarında yaşadığı konsantransyon eksikliğini de iyi değerlendirecektir Orlando.
Seri sonucuna değinmek gerekirse ki bu konuda çok başarısızım 4-3 Lakers diyorum.Çok zevkli bir final serisi bizleri bekliyor.
MVP Tahmini : Kobe Bryant

Çağrı



Finaller.. Herkesin hayal ettiği yalnızca iki takımın katılabildiği, taraflı tarafsız tüm izleyicilerin içini heyecan dolduran an geldi çattı..
Batı tarafında beklenen oldu ve Lakers finale kaldı. Doğudan ufak çaplı bir sürpriz geldi. Hidayet'in takımı Orlando Magic.

Lakers en çok parçaya sahip olan takım belkide..Alternatifi bol ama istikrar sorunu yaşıyor.. Geçen sene benchten gelen Vujacic katkısı hiç yok mesela.. Turiaf enerjisi yada Radmanovic - dengesizdir eyvallah- sürpriz şutları yok ama Ariza faktörü var, Brown faktörü var.. Benchten başladık benchten devam edelim.. Walton son maçta cezaları kesen, bilinçli basketbolcu kimliğine bürünsede bunun uzun süreceğini tahmin etmiyorum.. Bynum'ın çok fazla faul alacağını düşünürsek Powell rotasyona girebilir, kendini hazır tutmalı. Temennimiz Bynum - Howard ikilisinin formda olduğu bir final izlemektir ama Bynum tarafına baktığımızda böyle bir şeyin hayal olduğunu görebiliyoruz, en azından bu sene.. Farmar UCLA'dan yeni mezun olmuş gibi.. Bir guard için fazla vurdumduymaz, fazla dalgın, istikrar yakalamadığı, dikkatini toplamadığı sürece vereceği katkı bu kadar olur. Bench anlamında olumlu şeyler söylenebilecek iki kişi var şuan. Odom artık yavaş yavaş ısındı, potansiyelini yansıtmaya başladı - arada bir atıyo sigortası affedin -. Karşı tarafta tam anlamıyla bir 4 numara olmadığı düşünürsek Odom ciddi sorun yaratabilir.. Brown ise Phil'in rotasyonunda biraz daha fazla süreyi hakediyor gibi.. Girdiği her maç getirdiği enerji, yaptığı ekstra sayılar serilerin kaderini etkiledi..

İlk beşe gelirsek Fisher ile başlamak farz olur sanırım.. Kanser nedeni.. 3 e 1 giden hızlı hücumlarda durup şut atan bir guardınız varsa ne mutlu size.. - sanırım 2 adam daha var nede olsa riboundu alırlar diye düşünüyordur hatta eminim - Daha fazla bahsetmek istemiyorum Alston biraz akıllı olursa orayı mahveder ama şükürler olsunki O da bunun genci.. Kobe Bryant.. Belkide en iyi play-offlarından birini geçiriyor. Çok yüzdeli atıyor, oyuna çok konstre.. 6 top kaybı yaptığı o malum maçı çıkarırsak ortalama 1 top kaybı ile oynuyor ki bu harika bir rakam. Adamın eksisi yok artısı çok.. Son maçta takımını o kadar iyi oynatırken, öyle inanılmaz bir hücum performansı sergilediki ağzımız açık kaldı. Kobe bu form düzeyinde finale girerse Lakers adına işler beklendiğinden kolay olabilir ama burası final bu 4-5 maç bu şekilde inanılmaz oynayacağını sanmıyorum.. Ariza'ya gelecek olursak, kesinlikle Lakers'ın en büyük kazancı. Savunma gayreti, bitmeyen enerjisi, patlayıcı gücü, play-offlarda normal sezondan daha yüzdeli attığı şutuyla Lakers'ın çok büyük bir parçası oluverdi.. İstikrarsız olduğunu pek görmedik, gerekli katkıyı verecektir..Pau Gasol ise geçen play-offların aksine daha bir girişken, daha bir sağlam gözüküyor tabi karşısında Howard olmaması genede temennimizdir.. Pau oyunuyla geçen maç takıma resmen hükmetti.. Nasılki Fenerbahçe'nin hücumu Alex'in ayağına top deymeden şekillenmiyorya aha aynen ondan işte - spor bloguyuz biz kardeşim -. Gelelim Bynum'a. Hücum gücü potansiyeli - kelimeye dikkat - ligin en yüksek pivotlarından biri olduğunu idda ediyorum. Kullanıyor mu ? Tabikide hayır.. Kafası yerinde mi ? Tabikide hayır.. Bynum eğer konsantre olur, Howard'ın karşısında durmaya niyetlenirse harika bir pota altı savaşı izleriz ama ben sanmıyorum. Çok da uzatmak istemiyorum umudum yok bu sene senden koca oğlan. Gelecek için umutluyum ama öyle yada böyle adam olacaksın başka şansın yok.

Orlando cephesinde Alston'dan az çok bahsettik. Fish'in gençliği. Dengesiz. Orlando'nun şuan fikir yürütemediğim tek parçası. O istikrarlı olursa, Fisher'ı biraz zorlarsa Orlando için iyi işler yapacaktır ama sanmıyorum. Hidayet tam anlamıyla bir lider. Yazılarda çokça belirtmiştim. İlk periyot Mustafa Kemal Bitim - çağrı saygılar - turnikeleri atarken son periyot tam anlamıyla bir canavar kesiliyor. Garip bi adam, Türk işte. Pas yollarını çok iyi görüyor, bir nevi Alex O da aslında, çaktırmayın. Lee'ye gelirsek.. Bu adam nasıl çaylak arkadaş ? Hiç mi eli titremez bu bücürün ? Çok olgun davranıyor gerçekten, beni ilk senesinden kendine hayran bıraktı. Potansiyeli nedir tam kestiremedim ama üst seviyelerde oynuyor eminim. Gelelim serinin kilit bölgesi 4 numaraya. Rashard Lewis.. Lakers'ın patlak üç numara savunmasına çok dert açacağı kesin fakat Odom veya Gasol ile birebir kalırsa -ki kalacaktır- çok büyük zorluklar yaşayacaklar. İki takımında hem avantajı, hem derdi burada. Lewis iyi bir play-off geçiriyor. Son anlarda güvenilen bir el daha kazandı Orlando bu play-offlarda Lewis'in güveni sayesinde. Gelelim Süperman'e. Çok eleştri alıyorum ama Howard'ın hücum silahı yok. Tek silahı güç. Bu adam biraz şutunu geliştirsin, bir huk yada başka bir atış eklesin hücumuna gerçekten Süperman olacak ama şuana kadar eklemesi gerekiyordu zaten. Bu Howard'ın değerini düşürmez, hala daha ligin en hayvani pivotudur ama bu noktalarada dikkat edilmeli. Özellikle deplasmanda topu biraz uzakta alırsa eğer Howard hiç beklenmeyen rakamlara imza atabilir, dikkat edin..
Orlando benchinde bahsetmek istediğim iki adam var. Gortat kısıtlı yetenekleriyle o kadar iyi işler yapıyorki beni hayrete düşürdü. Her girdiği maçta yüksek yüzdeyle 6-8 sayısını atıyor, ribantları topluyor, savunmasını yapıyor. Her takım böyle ekstra katkılar ister, Gortat gerçekten işini iyi yapıyor, play-offlarda Magic için çok büyük bir artı. Howard'ın dinlenmesine yardımcı oluyor. Bahsetmek istediğim isim özellikle Pietrus. Lebron'un sayıları hayvani gibi gözüksede bu adam O'na karşı yapılabilecek en iyi savunmayı yaptı. Hücumdada yeteri kadar katkı verdi. Şimdi karşısında Kobe olacak. Savunma konusunda Lebron'dan çok daha ayrı bir mevkide. Lebron'a nazaran savunulması kolay olan yanı içeri girişleri. Daha hafif bir vücuda sahip ve daha kuvvetsiz ama Kobe Bryant öldürücü bir şuta sahip. Sadece sola yada sağa topu vurması yetiyor. Buna bir savunma yöntemi geliştirelebilir mi ? Hayır. Kobe'yi savunmanın yolunu Boston Celtics göstermiştir. O savunma bir daha gelir mi ? En azından bu sene hayır.
Uzatmıyorum seri tahminim 4-2 Lakers.
MVP Tahminim : Kobe Bryant
Sürpriz : Pau Gasol
Eren

Ayıptır..



Efes Pilsen basketbol maçı biletleri Fenerbahçe taraftarları için 40lira. Bunun taraf tutmakla bir alakası yok. Herhangi bir takıma olsada aynı şeyi bağırarak yazardım. Bu basketbol katilliğidir. Fatura falanda isteyin bari. Tebrikler