31.05.2009

Umut Sarıkaya - Mutsuzluk

Fenerbahçe taraftarından korkulur..



Tuncay'dan sonra Aurelio'nun takımı Real Betis de küme düştü. Bayağa bi kişinin ahı var sanırım bu işte. Adamlarda vizyon, izlenicez ayağına gidip küme düştüler iyi mi..

Gerçekten İnsan Olmayan:Dwight Howard - V For Vendetta


Mantıklı konumak,mantıklı başlık atmak isterdim;cidden isterdim.Ama söylenecek fazla söz bulamadım,maçı izleyip ve akabinde 3 saat uyuduktan sonra gene PC'mi açtım."Halk"ın nabzını ölçtüm,kim ne diyor diye biraz dolandım nette.Çoğunlukla "LeBron James'e sallayalım" tayfasını ve onu "loser"lıkla suçlayanları gördüm,ama umursamadım.Çünkü illa genç yaşta şampiyon olanların;"Shaq'ın ve çok iyi koçların kanatları altında" olduğunu görmüştüm,kısacası "gözlerim" vardı.Bu tayfa Jordan'ın ilk şampiyonluğunu 28'de aldıklarını ya bilmiyorlardı,ya apaçilikten gözleri boyanmıştı ya da daha kötüsü bu sallama tayfası Jordan'ın döneminde yaşasaydı ve internet bu kadar gelişmiş olsaydı,"Jordan,basketçi değil" diye site açar ya da forumlarda bu tartışılırdı,"yüzük" alacak mı falan diye,abartıyorsam "..." Herneyse zaten amacım James'ten ve Cavs'tan bahsetmek değildi,amacım gerçekten insan olmayandan bahsetmekti,ona bir tanım bulamadım bugün.Monster,falan iyi olurdu sanırım diye düşündüm ama V demek en mantıklısıydı...

Her zamanki gibi uyukluyordum,"hiç uyumadan maçı izleyecem nihahaha" derken saatler geçtikçe uykum geliyor,yatağımda sinsi bir görünmez adam -nefis- "yat uyu salla Cavs'ı,Magic'i senin takımın mı lan bunlar" diyordu.Neyse ki "V for Vendetta" adlı film devreye girdi -ben girdirttim- de uyumadan maça kadar kalabilidim (Dvd'den çıkan ses uyutmuyordu zaten,hatıralar unutulmaz hesabı.)Filmde;özgürlüğün,istemenin önemi anlatılıyordu.Maskelerin ardındakinin aslında çok önemli olmadığını (zira son sahnede bile bakmıyordu kızımız suratına),ve en anlamlısı "düşüncenin kurşun geçirmeyeceğini" anlatan,başlarda -her film gibi- sıkıcı ama sonlara doğru seyirciyi şahlandıran bu güzide filmde sanki bugünün olacaklarını gördüm.Çizgi romanın okuyanlar beğenmesede,benim için son 1 saati icabıyla çok güzeldi,he birde Natalie Portman oynuyordu ondan almıştım filmi itiraf ediyorum;konusu hakkında çok bir bilgim yoktu.Gerçi The Other Boleyn Girl'ü de "o" oynadığı için almış,ama sevmemiştim,yani her şartta fanı bile olsam tarafsızlığımı korumuştum.Sizde şimdi hala ne alaka diyorsunuz dimi?Bakın size hem film tavsiye ediyorum,hem maçın kahramanını anlatıyorum,hem de filmdeki kahramanla gerçekteki kahramanı bağdaştıran yazı yazıyorum yine yaranamıyorum ya,ayıp size =)

Filmdeki maskeli kahramanımız V'nin,öyle bir düşüncesi vardı ki imkansızdı olması imkansız "deli" diyorlardı,kızımız özellikle,bütün olumsuz şartlara "en tepedekinin baskısına rağmen" amacı en iyisini devirmekti,en iyisini yapmak bir ışık olabilmekti idğerlerine."Parlamento"yu yıkacaktı,belli şeyler değişmeyecekti belki yıksa bile,ama o inancı sayesinde milyonları peşinden sürüklemişti,işte gene böyle bir günde en kritik maçta "düşünce"siyle rakip takımı yıkacak olan Howard,yani yeni lakabıyla V;maskesini takmış,önüne geleni eziyor,ribaundları alıyor,smaçlıyor,faulleri kaçırmıyor,asist bile yapıyordu.Kısacası filmde bıçaklarını kullanan,çok iyi dövüşen ama mimiklerini gizleyen kahramanımız gibi,onun basketbola uyarlamış halini izliyorduk.Yapılması gereken herşeyi yapıyordu.Bununla beraber yanındakilerde V'nin yaptıklarından çok etkilenmişti.Bizim Fransız MJ'i gene köşelerde boş bırakmaya gelmiyor,Lewis hırstan ölüyor,Gamsız Hidayet ise benim filmi izlerken yaptığım gibi uykusunu alamamış,ve işin zevkine varmıştı sadece;tüm seri boyunca yaptığı gibi çok eğleniyordu.Mutlu sona ulaşmıştık,V'nin ruhu o gece salondaydı ve Howard bir SüperMan değil,V idi.
İnsan olmayan istatistikleri de benim tercihim olmasa da "ulan hacı bunca şey anlattın,ama maçın skoru bile yok.V dediğin adamın istatistikleri bile yok" demeyin diye veriyorum.Esen kalın efendim.Geri dönüşüm,kendime has ve çoğu kişinin beğenmediği uslubumla oldu,kafanızı karıştırmak istemezdim ama beni böyle sevin sevecekseniz (iki dakikada duygusal tribede bağlarım böyle)
Orlando Magic 103 -90 Cleveland Cavaliers
Seri : 4-2
V-Dwight Howard : 40 sayı 14 ribaund 4 asist 12-16 faul atışı isabeti.
Not:Filmi o gün izleyip,etkisinde kalıp bugün onunla bağdaştırmıyorum efendim,hiç yapmayacağım şeylerdir.Satır aralarındaki göndermeleri bulursanız -ki zor biraz ama olsun-,niçin V'ye benzettiğimi anlayabilirsiniz.SuperMan'in ne için çalıştığı herkesçe biliniyor ama V düzene karşı bir kahraman...

30.05.2009

Lakers Denver'ı dövdü..



Kobe Bryant deyip yazıya başlamak istiyor insan.. Basketbol zekasını artık iyiden iyiye maximum seviyede kullanan, oyunu harika okuyan, tam anlamıyla bir hücum silahı olan bu adamı bu gece gene hayranlıkla izledik.. Serinin buralara gelmesinin en büyük nedeni O'ydu zaten Lakers açısından. Herkesin uyuduğu yerde o takımı uyandırıp buralara getirmişti ve noktayıda o koydu.

Pau Gasol,Ariza ve Odom'un son dönemlerde yükselen grafiği serinin en son maçındada da artarak devam edince, takımın ana parçaları hiç çalışmayınca Denver tarafında yenilgi kaçınılmaz oldu.

Denver cephesini biraz daha derinden irdelersek, Carmelo'nun yine en kritik maçlarda döküldüğünü söyleyebiliriz. Mr Big Shot adına yakışmayacak şekilde hatalar yaparken, top kayıplarında tavan yaptı. Denver adına tek artı Jr.Smith'in çabaları ise maçı ancak belli bir noktaya getirdi, sonrasında yapılmayan savunma ise işin uzamadan bitmesine önayak oldu.

Lakers hücumu play-off un sonlarında doğru iyiden iyiye ritm bulurken, kendi kimliğini gösteren takım taraftarlarında şüphesiz çok iyi bir mesaj gönderdi.

Son söz olarak : 24 numaralı adam bu sene ve ilk defa kendi liderliğinde bir şampiyonluğu çok istiyor,bu her halinden belli.. 20 de 12 ile 35 sayı-10 asist-6 ribaunt

119-92 Lakers : 4 - Denver : 2

Özür dileriz..

Siteye iki gündür giremediğimiz ve mesaj atamadığımız için özür dileriz. Garip şekilde problemlerle karşılaştık. Öyle yada böyle haber alma özgürlüğünüzü kısıtladığımız için özür dileriz. Kaldığımız yerden devam..

27.05.2009

O gece bu gece..



Manu - Barça.. Beklenen gün geldi. Dünya üzerinde izlemekten zevk aldığım nadir takımlardan ikisi finale çıktı. Manu'yu ayrı tutmak lazım aslında biraz. 1-0 yettiği zaman kapanıp o skoru bulduktan sonrada iyice çekilen bir takım olup çıkıverselerde, gerektiğinde ne kadar iyi futbol oynadıklarını biliyoruz. Orta sahasısının ortası sağlam, top yapabilen, defansif özellikleride olan oyunculardan oluşuyor. Kanatlarda ise hücum güçleri fazla, yaratıcı özellikleri olan oyunculara sahipler. İleride ise topa hakim, pas akışını çok iyi sağlayabilen forvetler seçilmiş. Manu'nun oyun planı bu. Hep beraber hücum et..
Barça ise her zaman hücumu düşünen, izleyenlere sonsuz zevk veren bir futbol oynuyor. Orta sahası üç temel direk ve iki forvet kökenli diyebileceğimiz oyuncudan oluşuyor - bunlara kenar forvet diyesim var -. İleride ise sağlam, topa iyi vurabilen, bitirici bir forvet. Ön liberoları bile hücumcu, yaratıcı olan - Yaya Toure'nin iki hafta önce attığı gole bir göz atın - bir takım..Barça'yı düşündüren mevzu Alves ve Abidal'ın olmamasıdır sanırım. Sağa Puyol'u çekse göbek açık kalacak,göbekte tutsa kanatlar açık. Yaya Toure'yi sağ bek yapıp Puyol göbekte düşünülebilir. Sol kanatın altrenatifi Sylvinho, en azından orada sorun yok gibi gözüküyor..

Messi - Ronaldo tartışmalarına hiç girmek istemem ama kısaca fikrimi belirteyim : Messi Ronaldo'dan daha yetenekli, Ronaldo Messi'den daha efektiftir. Şuan için.

Gönlüm Barça'dan yana ama tahminim Manu'nun bir şekilde maçı kazanacağıdır. Nasıl olacak demeyin öyle işte..
Güzel bir futbol izlemek dileğiyle..

Orlando koptu gidiyor..



Orlando iyiden iyiye finali hissetmeye başladı. Bir yazımızda dalgayla söylediğimiz şey gerçek olacak gibi. Tam bir Lakers-Detroit serisine doğru gidiyor..

Tüm takımı tebrik ederim ama bir isimi özellikle tebrik etmek istiyorum. M.Pietrus. Bu serinin kahramanı benim gözümde O'dur.Lebron'u savunması - ancak bu kadar oluyor -,hücuma katkısı. Fransa'nın MJ'si denilirdi zamanında. Bekledikleri kadar etkili olamadı kariyeri boyunca ama benim hep dikkatimi çekmiştir. Bu seride elinden gelenin en iyisini yaptı. Orlando tarafındaki belkide en ekstra artıydı.

116-114 Orlando : 3 - Cavs : 1

26.05.2009

Fark Var - vol.1:Bench




Gözlerimin artık görme yeteneğini kaybettiği,uyuma kelimesinin sadece 3-4 saatle kısıtlı kaldığı şu saçma günler anısına...


Yapılan araştırmalara göre,bir insanın günde 3 saatten fazla televizyon izlemesinin aptallığı arttırdığı söyleniyor,eee bizim minimum 3 saat play-off maçı izleyerek geçiyor,garip hepimiz aptalız sanırım...Yine de TV'de izlediğimiz 3 saatlik "şölen"ler bize sonsuz haz veriyordu -aptal olduğumzdan mı acaba-,ta ki şu maça kadar.



Yazının başlığından da anlaşıldığı üzere bu finalerdeki en kötü maçta farkı yaratan,Nuggets'ın bench oyuncuları oldu.Kazanmak adına,en iyi oyuncusunun pek bir şey yapamadığı yerde hepbirlikte devreye girdiler.Herşeyi yaptılar,sadece skora değil,ribaundlara,bloklara,savaşmaya,savunmaya ve bilumum gözle görünmeyen hareketlere kadar.Andersen 24 dakikada 14 ribant alarak -48 dakikaya vurlduğunda tam 28 ribaund oluyor-çıldırmış gibi oynadı,hakeza Kleiza gene kritik 3'lüklerini attı,JR zaten ayrı bir deli,bu sefer rakibe patladı.


Lakers adına sevindirici şey Bynum'ın hücum performansı -savunması çok kötü maalesef-.Gasol çok iyi oynamasına rağmen,az şut kullanması,topun bazı yerlerde gene ona inEmemesi büyük bir sorun oluşturdu.Bana göre en iyi maçıydı -ben bile beğnediysem artık =) - ancak takım çok kötüydü;Farmar son dakikalara 6 sayı sıkıştırmasa gene kötü olarak nitelendirilecekti ama şimdilik vasat diyoruz,Odom şutlarında isabeti sağlayamadı.Geçen maçlarda övdüğümüz Brown,bu maç çok kötüydü.Luke Walton'a basit ve saçma düdükler çıktı vs vs. Kobe için pek bir şey söyleymeyeceğim aslında çok şut kaçırdı ama gene son dakikalarda 3 tane "çoook" zor şut soktu takımının geriye düşmemesini sağladı ve gerekeni yaptı.Ancak tek başına Kobe'yle eski Suns serilerine döner bu takım,olmaz kesinlikle,bu takım final oynayacaksa yani...


Billups ise sahadaki koç olarak molaları aldı(!),takımı toparladı,kritik yerde gitti 3'lüğünü -tek 3'lüğünü- de soktu.Sorumluluklarını yerine getirdi,maçta çok iyi olmamasına rağmen.


Karl ise yaptı gene yapacağını.Takımda -son dakikalara girerken- Melo,JR ve K-Mart'a çalınan teknik faullerden sonra "bir" mola bile almaması,bizleri gene hayerete düşürdü.Jackson'ın maçlar kötü giderken mola almaması gibi bir şey bu da sanırım,bir taktik yani.Yeni dehamız hayırlı uğurlu olsun...

25.05.2009

Orlando attı 2 oldu



Hiçbir şey söylemeye gerek yok aslında,serinin özeti : Hiçbir tane tam anlamıyla skoreri olmayan, tek uzunla oynayan, gerçekten basketbol oynamak isteyen bir takım ile bir süperstarın etrafında kurulmuş korkaklar ordusu. Konferans finali, ciddi rakip yürek ister. Cavs tarafından şüpheli olduğumu söylemiştim, sağolsun beni yanıltmadılar.

Hidayet çok kötü şut yüzdesiyle oynamasına rağmen,oyunu o kadar iyi okudu. Zor pozisyonları o kadar kolaya çevirdiki, bu adam isterse sayı atmadan o sahada bulunsun, yine kimse bir şey diyemez. Orlando hücumu üçüncü periyotun sonu ve dördüncü periyotta tamamen Hedo'ya bakıyor.

99 - 89 Orlando : 2 - Cavs : 1

24.05.2009

Ferrari kürsü gördü..



Kimi attı 1 oldu


1. Button Brawn GP-Mercedes (B) 1h40:44.282

2. Barrichello Brawn GP-Mercedes (B) + 7.666

3. Raikkonen Ferrari (B) + 13.443

4. Massa Ferrari (B) + 15.110

5. Webber Red Bull-Renault (B) + 15.730

6. Rosberg Williams-Toyota (B) + 33.586

7. Alonso Renault (B) + 37.839

8. Bourdais Toro Rosso-Ferrari (B) + 1:03.142

9. Fisichella Force India-Mercedes (B) + 1:05.040

10. Glock Toyota (B) + 1 tur

11. Heidfeld BMW Sauber (B) + 1 tur

12. Hamilton McLaren-Mercedes (B) + 1 tur

13. Trulli Toyota (B) + 1 tur

14. Sutil Force India-Mercedes (B) + 1 tur

15. Nakajima Williams-Toyota (B) + 2 tur

Milan:2 - Roma:3

http://www.youtube.com/watch?v=4CYnbcgGMug

Maçın ilk yarısında bunalsakta,müthiş bir gol izledik Riise'den.İkinci yarıda ise tam 4 gol vardı.Özellikle Totti'nin son golü müthişti,galibiyeti getiren gol olması bakımından da ayrı bir önemliydi.Kaptan gemisini,De Rossi'nin olmamasına rağmen,kurtardı.Sağlam bir Roma'nın ne kadar tehlikeli olacağını bir kez daha gördük.Kaleci Artur önemli kurtarışlar yapsada,ikinci yediği golle hayal kırıklığı yarattı.Menez ise kumaşını gösterdi,İtalya ligine göre fazla kıvrak bile denebilir.Vucinic çok kötü oynarken,Mexes ne kadar iyi bir savunmacı olduğunu bir kez daha kanıtladı.Gerçekten müthiş zevkli bir maç oldu,2. yarıda.Kaka dışında maçı isteyen olmayınca,Milan kaybetti.

The Blower's Daughter

http://www.youtube.com/watch?v=5YXVMCHG-Nk

En sevdiğim yabancı şarkı,Damien Rice'tan.

Closer filminden mi,Natalie Portman'dan mı,ikisinin (şarkı&film) birbirine uyumunundan mı,müthiş bir sesten mi (duyduğum en romantik erkek sesi),yoksa en sonunda dediği gibi "senden aklımı alamıyorum,yeni birini bulana kadar" kısmına vurulmamdan mı bilemiyorum.Bazı şeylerin nedeni de yoktur zaten.

İyi dinlemeler efendim...

Biliyorum Sana Giden...



Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri



Sanırım "tek yanlı aşk"ı bundan daha güzel analatacak bir şiir yok.Cemal Süreya'yı selamlarken...Bu şiir "o"na gitsin,ki burdan yollasak ne olur az mı şiir yolladık ya neyse...

2 maç x (40+) = Lakers galibiyeti



Maçın hikayesi aslında bu yazdığımız gibi,denkleme gel.Nuggets&Karl her ne kadar saçma sapan hatalar yapmış olsa da -sanırım maçı izleyen herkes böyle düşünüyor- Kobe 35 ve üstüne her çıktığında,maçları Lakers alacaktır demiştim seri incelemesinde(evet farkındayım hep bunu yazıyorum ama yazmak zorundayım hikaye burda çünkü.)Bugün gene bu tezim kanıtlandı.Kobe 40'ın üzerine çıktı ve kazandılar[Siz varya yemin ederim çok çakalsınız,40'ın üstü 35'inde üstüdür] Birde çok eleştirdiğim Gasol'den 20 sayılık bir katkı geldi,amacı bu sayıyı bir 5 sayı daha arttırmaktır ki bu çok önemli,Kobe'nin daha az yorulmasını sağlamaktır amacı(Bu da kutsal kitapların herhangi birinden bir ayet gibi oldu.)Birde Ariza'dan bahsetmek gerekiyor neden Lakerların onu çok sevdiğini daha iyi anladım bugün gerçekten helal olsun dedirtti kendine,gene bir de top çaldı maçın sonunda (97-95 iken) Bu Karl ya seti çizemiyor ya da takımın konsantrasyonu yok bilemiyorum,ya da Ariza top çalma canavarı (bu da bi fikir,Dursun Version)

Nuggets'a gelirsek...Çok sevdiğim [kardeşim gibi seviyorum =)] JR Smith paşa iki maçında kaybedilmesinin sorumlularından biridir.Abicim sen napıyorsun?Kendine gel mal mal 3'lük atıp duruyorsun girse amenna.Tamam anladık atıyorsun,atıyordun ama her zaman atılmaz.Atamıyorsan,içeri girecesin.Napıcakmışsın,içeri girecekmişsin (bir an kendimi soyunma odasında zannettim.)Melo baba (devam) 2. çeyreğin hemen başında 18 oldun,8 kez faul çizgisine gittin zaten.İkinci yarı naptın abi sen?Kendine gel,deplasmanda bu kadar kötü oynamadın.Sorumluluk alacağın yerde sorumluluktan kaçma,küsme topa,Bak JR'a,hiç küsüyor mu =) Karl efendi [eski Türk insanları kocalarına efendi der,burda koca Karl ise ben ne oluyorum...Laaann öyle değlidi ] hocam bu maç sonunda JR niye Kobe'yi savunuyor?Sen savunması çok iyi değil diye normal sezonda ilk 5'te başlatmadığını hatırlatır,aklını başına devşirmeni temenni ederim.

Not:Hayır dinliyorum çok iyi konuşuyorsun soyunma odasında,ama seni konuşmacı diye almadılar ki takıma...

@Eren:Dün baya şikayet etmiş hakemlerden kendisi =) Bugün de çok basit düdükler çıktı,Lakers lehine.Bütün takım (Nuggets) faul sorunuyla karşılaştı.Lakers korunuyor demiyorum,daha önce dediğim gibi hakemler senelerdir kötü diyorum.

Memento



Nadir izleyipte anlamadığım (ki 1 kere izleyip anlayan çıkmıyor genelde,ben rastlamadım en azından) anlamamaktan çok "böyle mi yani?" diye sorakakalaldığım (bak kekelemeye bile başladım) film,Memento.İnternet Sitesi de Otnemem,hani bir iki şey kaptınız dimi (evet tersten,hikaye gibi.)




Öyle çok sevdiğim bir tarzda değil,polisin suçsuz olduğunu anlamıştım,ancak o zamanlar bu filme birlikte bende de,Lenny gibi kısa süreli hafıza kaybı başlamıştı (şaka değil yahu vallahi ya da filmi izleyen herkes gibi öyle hissettmiştim bilemiyorum) şimdi de yazının sonuna bu filmin bir açıklamasını koyacağım hem sizin için,hem de filmi unuttuğum için.




Çok uğraş vermiş yazanlar cidden helal olsun hepsine,izinsiz paldür küldür koyuyoruz =) Kafamda en ufak bir soru işareti kalmadı(yoksa kaldı mı?) Herneyse,çok konuştum,hafızamı tekrar yitirmeden koyuyorum,baktıkça o saçma günleri hatırlamak adına.




Not:He bu arada yazıda da dediği gibi "izlemediysen filmi,okuma"...ya da oku şeytan bu,illaki dürter...


23.05.2009

İlk 5 sırada iki Ferrari mi !?



Monaco Sıralama turları sonuçları:

1 Jenson Button Brawn 1:14.902
2 Kimi Räikkönen Ferrari 0:00.025
3 Rubens Barrichello Brawn 0:00.175
4 Sebastian Vettel Red Bull 0:00.369
5 Felipe Massa Ferrari 0:00.535
6 Nico Rosberg Williams 0:00.553
7 Heikki Kovalainen McLaren 0:00.614
8 Mark Webber Red Bull 0:00.751
9 Fernando Alonso Renault 0:01.107
10 Kazuki Nakajima Williams 0:02.442
11 Sebastien Buemi Toro Rosso 0:00.935
12 Nelson Piquet Renault 0:00.931
13 Giancarlo Fisichella Force India 0:01.161
14 Sebastien Bourdais Toro Rosso 0:01.218
15 Adrian Sutil Force India 0:01.643
16 Lewis Hamilton McLaren 0:01.362
17 Nick Heidfeld BMW 0:01.362
18 Robert Kubica BMW 0:01.503
19 Jarno Trulli Toyota 0:01.646
20 Timo Glock Toyota 0:01.886

Hidayet için daha kötü bir maç olamazdı.



Konferans Finali ilk maçı oynanacak ve Cavs oraya kadar 8-0 önde olacak,sonra final serisinde 0-2 geride başlayacak derse birisi,onunla muhabbeti keserdim büyük ihtimal - buda onun çok umrunda olmazdı ama olsun -. Dün az kalsın bu saçma senaryo oluyordu. Yani saçma çünkü Cavs normal sezonda sadece bir maç kaybetmiş o da Lakers'a - can -. ''Normal sezon başka abeee'' seslerini duyar gibiyim ama sadece 1 maç yahu. Daha ne olacak başka ? Bu takım iki maçtada devreyi çift haneli farkla bitiriyor ve sonra Orlando'nun paşa paşa geri dönüşünü izliyor,gerçekten çok garip. Lakers taraftarının Cavs takımıyla karşılaştırmalarında kulandığı bir tabir vardır -büyük ihtimalle finalin Lakers ile Cavs arasında oynanacağını düşündüğümüz için (seriler başlarken) - ; ''Çok daha iyi takımız ama adamlar tüm maç asılıyor abi ''. Asılmıyorlar artık,bi takım bu kadar rahat geri dönmemeli iki maçtada. Bir takım bu kadar muhtaç olmamalı süperyıldızına. Maçın başında antremanda gibi şut atan oyuncuların maç sonu elleri bu kadar titrememeli. Bu şekilde şampiyonluk gelmez. Takım olmak düzenli şekilde kendini hakemin kucağına atmak, deli gibi ağzından tükürükler sıçrayak itiraz etmek, Boston'u yendiğin zaman üç yaşındaki çocuklar gibi maç bitmeden sahanın kenarında sevinmek değildir..Ayrıca ben hakemlerin bu kadar kolladığı bir takım,bu kadar kollanan bir oyuncu olduğunu görmedim. Her takıma saha avantajı veriliyor,Kobe'ye,Wade'e saçma düdükler çalınıyor ama bu kadar olmaz,gerçekten olmaz.

Biraz maçın sonundan bahsetmek gerekirse,Hidayet gerçekten ayrı oynuyor buraları,artık bunu kabul etmeyen yok. İlk periyotlarda yaptığı o Mustafa Kemal Bitim turnikelerini - bknz : 3 adım sağa doğru gidip serbest atış uzaklığından turnike bırakmak - bırakıp daha sağlam içeriye giriyor. Şutlarını daha hissederek atıyor ve Orlando tamamen ona bakıyor. Dünde işini yaptı,bayağa iyi yaptı hemde ama 1 saniye bıraktı hücum süresinde,elinde olmayarak. O maçı kazandığını düşünürken bizim ''hile'' çıktı ve henüz hiçbir şey bitmedi dedi kısaca.

96-95 Cavs 1-1
Arkadaşımla izlerken maçı ikimizinde aklına aynı şey geldi bu maçtan sonra,geçmişe doğru gittik : Kobe son saniye atar Lakers - Detroit serisi 1-1'e gelir. Basın,taraftarlar gaza gelmiştir. Bu diriliş maçıdır,bu Lakers'ın şampiyon olduğu maçtır hatta. Seri 4-1 biter ama Detroit alır...

22.05.2009

Nuggets avantajı eline geçirdi


Eren adlı ortağım;Lakers kaybettiği için bunalımlarda,gece pek bir rahatsız geldi sesi SMS'lerinden (evet ben SMS'den ses anlayabilen üstün bir canlıyım.)Malum maçı yazmak bize kaldı.Şaka bir yana Eren neredesin?Bu da şaka evet (ulan ne şakacı adamım,bir türlü giremedim konuya) kendisi bir süre derslerin verdiği etkiyle aramızda yok o yüzden yazıyorum(nihayet söyleyebildim diyeceğimi.)

Maça gelirsek (şükür kavuşturana) cidden bir çok şey gördüm,aslında hep söylüyordum ama...Hatta şimdi şöyle yapacağım peşin peşin söylüyorum;bu serinin incelemesinde söylediklerimi tekrarlayıp egomu tatmin edeceğim ve aynı zamanda "bak ben bunları bilmişim,ben çok fena basketbol uzmanıyım,dahisiyim" diyeceğim(Bu kadarda açık sözlü bir yazarım daha ne istiyorsunuz be hayret bir şey sizede yaranamıyoruz.)

Kobe'nin bir şekilde skor bulacağını söylemiştim,keza Melo'nun da.Ancak;Kobe için şöyle bir yorumda daha bulunmuştum -aslında Lakers için- Lakers onun extra oyunlarına bu seride muhtaç ve bu seride "ne kadar takım gibi oynamaya çalısırsa kaybedecekler" diye söyleyip,hatta takım oyunun daha çok sevdiğimi açıklayıp,ama bu seride bunun yürümeyeceğini söylemiştim (heh hatırladğınız dimi?) nitekim ilk maç ve ikinci maça bakarsak (özellikle son periyotta daha çok arıyor Kobe'yi Lakers,çünkü eller herkesin titriyor,özellikle diğer süper yıldız Gasol'ün) dediğim daha iyi anlayacaksınız.Birinde 32 birinde 40 atmış ne fark var derseniz,8 sayı diyebilirim en basitinden (ama sizde bu soruyu sorarak basite kaçtınız kabul edin)Anthony'nin "Kobe'nin keli"ne vurmasına rağmen attığı şutların tabiki hakkını veriyorum,son çeyrekte.Hatta beni gene yanlış anladınız,benim hak vermediğim 4. periyotta diğer Lakers oyuncularının -Brown dışında,onu ayrı yere koymak lazım- ne işe yaradığı?

Gasol konusuna gireceğim -Eren kızıyor ama olsun- Abim 17 sayı,17 ribant yapmış ancak asıl gerektiği yerde bir "süperyıldız" olarak sorumluluk alabilmiş mi,faullerini atmış mı,pota altında Kenyon'ı arkasına alıp pas istemiş mi?Buda bir sorun Gasol pas istesede bir şekilde top ona inmiyor belli bir süre garip adamda ribant alacağım diye debeleniyor,bak Eren burda Gasol'e hak verdim ama kim suçlu?

Bynum konusuna girip ne kendimi tekrarlamak,nede sizi sıkmak istemiyorum.Benim için çok fazla büyütülmüş 25-26 sına kadar süresi olan bir oyuncu Lakers taraftarınca,bence ortalamanın biraz üstünde bir uzun olacak (he bu laflarımı yerim,çok daha iyi olursa hiçde gocunmam o ayrı,gocunacağımı sandınız dimi,hayır)

Nuggets için az bir yer tabiki ayırmak istemiyorum ama onlara söyleyecek kelime bulamıyorum.Sezon içindeki başarılarını buralara yansıtmalarını,çok güvendiğim adam olan Melo'nun bu özgüvenini,çok sevdiğim bir oyuncu olan Billups'ın faul aldırmalarını,Martin'in ve diğer "çete" nin savaşmalırını hücumda extra katkılarını (Kleiza) atlamamak lazım.JR biraz diğer serilerdeki ve sezon sonundaki ritmini tutturursa cidden işi daha zor olacak Lakers'ın.

Bana kalırsa iki takımda birbirine denk güçte ve serinin avantajı eline geçse de Nuggets'ın kesin bir şey söylemek için çok erken diyor (hala okuyorsanız) ve ukalalıklarımı sadece espri olsun diye yaptığımı hatırlatarak cümlelerimi noktalıyorum.

21.05.2009

Jose,İbo'yu böyle çıldırttı

http://www.sporx.com/sxtv/?frm_id=12009

Sakatlandım,değiştirin işareti yapıyor İbo,Jose'ye...Jose tamam anlamında kafa sallıyor.Sonra sırasıyla Figo,Balotelli ve iyice dalga (daha başka şey demek isterdim,ki siz anladınız) geçer gibi,yedek kaleciyi oyuna sokuyor hiç bir sakatlığı yokken Cesar'ın.Tam deli bu adam.Yorumsuz.İbo'nun surat yeterince anlatıyor olanları zaten.

Kupanın sahibi Shaktar,stadın sahibi Türkiye




Öncelikle Lucescu ve ekibini kutlayalım elde ettikleri başarıdan dolayı,izlediğim kadarıyla daha etkili oynayan,isteyen taraf onlar gözüküyordu fakat benim ilgimi çeken şey staddan çıkan sesler.

Sanırım 43.dakikada ''Her zaman her yerde en büyük Fener'' tezahuratu duyunca yanlış duyduğumu zannettim ama uzatmalarda Galatasaraylıların bir tezahuratını daha sonrada Türkiye ile ilgili bir marşı duyunca anladım,anladım ki stad hakikaten bizimmiş. Garip.

NBA Draft 2009



1. Los Angeles Clippers
2. Memphis Grizzlies
3. Oklahoma City Thunder
4. Sacramento Kings
5. Washington Wizards
6. Minnesota Timberwolves
7. Golden State Warriors
8. New York Knicks
9. Toronto Raptors
10. Milwaukee Bucks
11. New Jersey Nets
12. Charlotte Bobcats
13. Indiana Pacers
14. Phoenix Suns

İlk beş sıra büyük sürpriz oldu,tam tersini beklerken,hatta Oklahoma'yı oralarda beklemezken..

Nbastüdyo anketine cevap veriyorum ; kolay rakipler



Nbastüdyo da açılan bir ankette soru şuydu : Cavs'in 8-0 ile doğu finaline çıkmasının en büyük nedeni nedir ? Cevabını bu sabah öğrendik.Tabiki Lewis o basketi atamasa yada LeBron kaçırmasa Cavs yine galip gelebilirdi ama play-off gibi bir arenada 8-0 la oralara gelmenin çok çok çok zor olduğunu,bunun en büyük sebebininde zayıf rakipler olduğunu daha öncede söylemiştik.

Maçın ilk yarısında ev sahibini kollama ''kuralının (!)'' güzel örneklerini gördük ama biraz fazla abarttılar. Kobe'nin kollandığında bile kızan ben,bunu görünce hayretler içinde kaldım,bu kadar olmaz. Orlando'nun o maçı nasıl buralara getirdiğinide bi kaç kez izlememe rağmen anlayamadım. Tek bir şey geldi aklıma o da ; ''LeBron atsın,diğerlerini düşük yüzdede tutarsak maç bizimdir'' düşüncesi. Sanırım böyle yaptı Van Gundy.

Maçta en göze çarpan istatistik LeBron'dan gelsede - 49 sayı-8 asist-6 ribaunt - bizleri gurulandıran bir performans daha çok dikkatimizi çekti : Hidayet'in 15 sayı-4 asist-6 ribaunt performansı..

106-107 Orlando : 1 - Cavs : 0

20.05.2009

4.periyot O'nun işi..



Kobe Bryant'ın NBA de bulunduğu süre boyunca izlediğim en iyi son çeyrek performanslarından biriydi.
Bunu içtenlikle söylüyorum. Maça girişi harikaydı,zor anlarda takımı sırtladı,maça ortak etti. Yüzdesi Kobe ye göre biraz kötü evet ama bu yüzde dahada berbattı,maça harika başlayan Kobe ortalarda tam anlamıyla verimsizdi fakat son periyot gelip takımı 7 sayı geriye düştüğünde söyleyeceği bir şeylerin daha olduğunu gördük..
40 sayı 6 ribaund 4 asist. Bunlarda etkileyici rakamlar ama fırsatınız varsa o son çeyreği izleyin derim..
106-104 Lakers: 1 - Denver: 0

19.05.2009

Takip edilmesi gerekenler # 1 Erol Büyükburç



Cleveland Cavaliers - Orlando Magic

Bu eşleşmede aslında irdelememiz gereken finale kim çıkar değil,Orlando kaç maç alır olmalıdır.Konferans finaline çıkana kadar maç kaybetmeyen ve hatta rakiplerini yanına bile yaklaştırmayan Cleveland konferans finalinde ciddi bir rakiple karşılaşıyor.
İlk olarak Orlando'ya bakarsak kilit isim Hidayet'tir.Çünkü guard olup da asist yapmayı bilmeyen bir Rafer Alston var elimizde.Topu uzuna indirmeyi becerebilen ve Howard'ı en iyi besleyen kişi Hido.Ayrıca skora katkısı ve savunmadaki sertliğiyle Cleveland için tehlike çanlarını çaldıracak isim olacaktır Hidayet.Bir başka tehdit ise 3 sayılar.Orlando'nun takım halinde en iyi yaptığı iş olan 3 sayılar kozlardan bir tanesi...En son olarak Dwight Howard.Onun için söze gerek yok aslında ama erken faul problemine girmez ve hucumda sazı eline alırsa Ilgauskas ve Varejao için kötü dakikalar başlar işte.Savunmada yaptıklarıyla Mo Williams'ın
drivelarını kesebilir ama aynı şeyi Lebron için sölemek imkansız diyebiliriz.
Orlando için diğer bir muamma ise Lebron'u savunmak olucak.Bu iş için Pietrus iyi işler yapabilir.Boston serisinde Ray Allen ve Paul Pierce'a karşı başarılı performanslar sergilemişti.
Gelelim Cleveland cephesine...En büyük koz Lebron James'i bir kenara bırakırsak,Mo Williams ve Ilgauskas Lebron'un yine en büyük yardımcıları olacaktır.Benchten gelicek takviye de Cleveland'ın kaderini belirleyen faktörler olarak görebiliriz.Wally Sczerbiak,Daniel Gibson ve Pavlovic benchin en göze çarpan skorerleri.
Lebron James'ten söz etmeden olmaz...Orlando nasıl bir savunma organisazyonu hazırlar onun için bilinmez ama pek bişey fark etmeyeceği de gün gibi ortada.Seriyi kazanmak için arkadaşlarını da oyun içine sokar ve 30 10 10 istatistikleri gibi çılgınlıklar yaparsa final için daha ne yapsın değil mi ?Çılgınlık diyoruz ama artık alıştık Lebron yapınca şaşırmıyoruz.
Son olarak seriyi 4-2 Cleveland alır ve 7. maça kadar gitmez diyorum.Umarım Hidayet açısından da çok başarılı bir seri olur.Keyifli maçlar bizleri bekliyor.
NOT:Tüm konferans finallerini yayınlıcak olan NTV'ye de ayrı teşekkür ederim.Eksik olmasınlar =)...

Los Angeles Lakers - Denver Nuggets




Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim (bu lafı da bir spor yazarından öğrenmiştim ama kimdi hatırlamıyorum,herneyse) Lakers eğer bu seride de saçmalayıp,nasılsa "final oynayacak"ım (Kadıköy'de final!) deyip,Houston ve Utah serilerinde olduğu gibi oynarsa hiç şansı yok Denver'a karşı.


Özellikle Lakerları şaşırtan ve üzen -niyeyse beni de Nostradamus ilan ettiren adam- Bynum'ın son maçta gösterdiği performans ise zerre ilgilenmiyorum çünkü zaten olması gereken oydu,karşı takımın pota altındaki adamları (iki tanesinin ortası) 195 bile değil ise,olması gerekenleri yaptı son maç Bynum.Gene Lakerlı arkadaşları hayal kırıklığına uğratmak istemem (gerçi hayal kırıklığına uğratan benmiyim Bynum'mı bilemiyorum) ama Jabbar bunu nasıl çalıştırıyor cidden merak ediyorum.Onun gibi ellerini,kollarını,ayak hareketlerini,"fake"lerini muhteşem kullanan bir efsanenin öğrencisi nasıl topu eline aldığında,sanki heran kaybedecekmiş gibi sektir(meye çalışır)ir,bomba misali davranır,nasıl tek attığı fake 2 sene önce Shaq'e yaptığı vücut fakeidir,anlamak gerçekten güç.Öyle ham ki,nasıl düzelecek hiç biliyorum.Orta mesafeyi falan zaten daha draft edilirken geçtimde,Post-Up denen sırtı dönük oyunu topu kaptırmadan yapabileceğine emin değilim.Pek bi kötümser konuşuyorum ama öyle.Andersenlere,Nenelere karşı pek bir şansının olduğunu sanmıyorum Bynum'ın.(Bynum'a bu kadar uzun giriş yaptık diye diğerlerini de uzun uzun yazacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz=)


Kobe'de,Anthony'de ne kadar savunma olursa olsun oyunlarını sahaya yansıtacaktır ancak burada fark yaratacak Denver'da 2 oyuncu varken Lakers'da Odom'un,Gasol'ün,Ariza'nın verebileceği katkılardan şüpheliyim.K-Mart gerçekten çok istekli.Gasol onun hızlı ayaklarına karşı zorlanabilirde,bir iki ayak hareketleriyle -Bynum'da olmayan- hemen erken faul problemine de sokabilir.Odom desen bir gün NBA'in en iyi oyuncusu bir gün ise sıradan bir bench adamı olabiliyor.Ariza ise sevilen bir isim,mücadelesi ile Farmar'la birlikte en çok takdir ettiğim isimlerden biri.Onlar biraz daha istikrarlı bir şekilde şut atar ve savunma da gayret ederlerse Lakers lehine bir kaç iyi şey olabilir.


Nuggets için ise söyleyeceğim iki şey var biri Billups,ikincisi ise Bench.Brooks'un hızlı ayaklarına karşı zorlanan Fisher bu seride neler yapamayacak hiç merak etmiyorum çünkü biliyorum.Billups'ı en mantıklısı Kobe ile savunmak.Hem boy,hem fizik,hem ayak çabukluğu olarak onu durdurabilecek en yakın,hatta bence tek isim.Dahntay Jones delici bir oyun sergilerse,JR Smith -girince ve deli gibi 3 atınca- kim tutucak onu Phill'e bırakıyorum.Kleiza miss-match yarabilir,Andersen ve Nene'den bahsetmiştik zaten...


Açıkçası Nuggets hakkında bu kadar olumlu şey yazdıktan ve Lakers'ı özellikle Bynum'ı bu kadar ezdikten sonra -bence ezmedim gerçekleri söyledim ama neyse- Nugs'ın turu rahat 2-4 geçeceğini söylemem lazımdı ama hiç söyleyemiyorum vallahi.Öyle bir şey ki işleri biraz sıkı tutursa Lakers her an her şey olabilir,ama dediğim gibi ilk iki seriye bakarsak eğer;Houston'ın 2 yıldızı yokken bu kadar zorlanan pota altı iş yapmayan bir takım...Bilemiyorum Kobe 2-3 sene önceki normal sezon performansını sergilerse maç içinde "..."
Ben aslında her zaman takım oyunundan yanayım,ve o kadar sayı atmasının gereksiz olduğunu düşünüyordum hal öyle ancak karşısındaki takım Lakers'a dezavantaj yaratacak durumda.Kobe'yi de süper kahraman olarak kullanması gerekecek bence Phill'in,kesinlikle onun ne atacağı Lakers'ın ne kazancağını gösterecek.
(ahanda bu kadar iddialıyım,gerçi geçen seferde Boston eledi dedik Orlando geçti ama olsun=)

17.05.2009

İspanya da beklenen son



Real'in dün 3-2 kaybetmesiyle Barça bir kez daha şampiyon oldu. Futbolun hilesi sizsiniz ne diyeyim.. Bu takım şampiyon olamazsa bir sorun olurdu zaten. Boş kaldıkları zamanlar sürekli pas yaptıklarını düşünüyorum bunların,alışkanlık olsun diye. Aslında herkesin beklediği futbolun böyle oynanması ama bi takım çıkıp hem şampiyonlar liginde,hem ligde,hem kupada zirveye oynayınca 'diğerleri ne yapsın ulen ?'diyesim geliyor. Onlarda transfer falan yapsın artık ne bileyim,kaldıysa adam.

Lider bitirip şampiyon olamamak ne fena bir şeydir..



Belçika Jupiter Ligi son haftasında Anderlecht deplasmanda konuk olduğu Genk'i 0-2 mağlup etti. Cristal Arena'da oynanan karşılaşmanın gollerini 41. dakikada Boussoufa ve 56. dakikada Wasilewski kaydetti.

Bu sonuçla Anderleth 2008-2009 sezonunu 74 puanla lider tamamlarken Genk ise ligi 50 puanda 7. sırada tamamldı.

Belçika Jupiter Ligi'nde şampiyon Anderlecht ve Standard Liege'nin aynı puanda olması nedeniyle iki takım arasında oynanacak iki maçtan sonra belirlenecek.

İki takım arasında ilk maç 21 Mayıs'ta Anderlecht'te oynanacak. 2. maç ise 24 Mayıs'ta Standard Liege'nin sahasında oynanacak. Bu iki maçın sonucunda Belçika Jupiter Ligi'nde 2008-2009 sezonunun şampiyonu belirlenecek.


Ben bizim ligden daha kolpa bir organizasyon çıktığı için mutluyum. Şampiyonluk takımların kendi aralarında oynanan maça mı bırakılır ulen ? Lig ne demek ki ? Herkes kendi arasında oynuyor,daha az hata yapan kazanıyor işte. Adamda avaraj bilmem ne hesabında ilk sırada yer almış,yapın şampiyon. Verin yiğidin hakkını..

Bir Mourinho klasiği..



Milan'ın deplasmanda Udinese'ye 2-1 kaybetmesinin ardından 2008-2009 sezonunda şampiyonluğunu ilan eden Inter'de taknik direktör Jose Mourinho sert açıklamalarda bulundu.

Jose Mourinho yaptığı açıklamada oyuncularının havaya girmemelerini istediğini belirterek, "Erken şampiyon olduğumuz için biraz sinirliyim. Oyuncularımız yatağa gitmiş olmalıydı fakat onlar otobüse binip Milano'ya gittiler. Onların şampiyonluk kutlamak istediğini biliyorum fakat önümüzde daha maçlar var." açıklamalarında bulundu.


Garip bir adam cidden,gittiği her yerde bir şekilde başarılı oluyor ama açıklamaları beni dumur edecek cinsten. Çok mu zekisin aptal mısın kardeşim ? İnan anlamadım..

Bu arada İnter'in durarak oynadığı oyunla elde ettiği - Fiorentina ve Roma hariç tüm İtalyan takımlarında olduğu gibi - şampiyonluğunu kutlarız.

Madrid iyi başladı


İspanya Play-Off'unda perde, Real Madrid-DKV Joventut maçıyla açıldı. Maçı 79-62 ile alarak 1-0 öne geçti Real, maçın gidişatı ise skorun yeterince göstermediği kadar rahattı. Real Madrid'de süre alan hemen herkes katkı yaparken Raul Lopez'in 8 asisti, Felipe Reyes'in 10 sayı, 8 ribaundu ve Massey'in 5/5 isabetle yaptığı 10 sayı göze çarpıyordu. Badalona'daysa, Mallet ve Moiso kötü günlerindeydiler, Rubio da 2. çeyrekte sakatlanıp çıkınca sonuç da kaçınılmaz oldu haliyle...

Seride 2. maç 18 Mayıs'ta Badalona'da, havada 2-0 kokusuyla birlikte elbette...

16.05.2009

Lerteco Lakers diyor



Aslında ilk kez anket yaptığımız için aceleye geldi,bitiş tarihi falan düzgün ayarlanmadı,NBA anketimizi erken kapattık fakat açık konuşayım beklediğimden fazla katılım oldu.
Sıralama
1.Lakers
2.Cavs
3.Denver
şeklinde oldu.Yeni anketimiz yayında.Bu şampiyonluk sonuçlanana kadar kalacaktır,bilginize..

Fuat ''Şov''






Bi kaç ay önce yayınlanmıştı bilirsiniz. Özellikle 2.videoda son herife yaptığı yorumları dinlemenizi rica ediyorum,son haftalarda bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Aslında ağlanacak halimize gülüyorum ya neyse. ''Türkçe'' adı altında yapılan bir şeyin,bu şekilde yorumlanması,ne desem bilemedim..

Manchester United şampiyon !



Manu bugün Arsenal ile oynadığı maçtan 0-0 lık skorla ayrıldı ve bitime 1 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti..Ne söylenebilir ki bu takım için ? 3 senedir üst üste şampiyon olan,şampiyonlar liginin son sahibi,bu seneki finalisti,daha ister misiniz ? Yeterli olmuştur sanırım..

Ferguson 23 yıldır bu takımın başında ve 11. şampiyonluğunu elde etti. Gerçekten inanılmaz rakamlar bunlar,istikrar abidesi,kulubü,yöneticileri,oyuncuları,scoutları,sağlıkçısını hepsini tek tek tebrik etmek gerekir. Bu iş sabır,inanç ve planlı çalışma işi işte bu kadar basit. Ferguson bu takımın başında hep şampiyon olmadı,kötü sezonlarda geçirdi ama arkasındaki destek,inanç ve Türk olmayan bir basın olunca böyle başarılar normal olmalı.

Glory Glory United..

15.05.2009

Koşmayan(!) Alex dünyanın en iyi oyun kurucuları listesinde



Türkiye'nin derdi,Gürcan Bilgiç'in belalısı Alex fifa.com'un yaptığı bu araştırmada unutulmadı.Alex'in şu sözlerine yer verildi ; “Artık günümüzde futbolda geçmişe oranla daha az alan var. Herkes dikkatini formda olmaya veriyor. Ama kaliteli oyuncular eğer adapte olabilirlerse yaratıcı olmak için her zaman bir yol bulabilirler” ve “Konu hakkında son sözler Alex’e ait” denildi.Böyle bir yazının Alex ile bitirilmesi şüphesiz onur verici.

Listede Türkiye'den tanıdık iki isim daha bulunuyor. Delgado ve Lincoln değil tabikide Jay Jay Okocha ve efsanevi Galatasaray'lı futbolcu Hagi.

Aziz Yıldırım ''devam'' dedi..


"Bu sene yaşananlar Fenerbahçeli olarak herkesi üzmüştür, bunun farkındayız ve söz veriyoruz. Köklü bir revizyona gideceğiz. Kurumsallık anlayışımız, bugüne kadar sabırlı olmamızı emretti. Ama Fenerbahçe ruhunu geri istediklerini biliyoruz. Gerekeni yapacağız. Savaşan Fenerbahçe ruhunu geri getireceğiz" Aziz Yıldırım'ın söylediği bu sözler her Fenerbahçeli'nin artık istediği,arzu ettiği şeyler sanırım. Umarım gerçekleştirilir.
Bu sözleri ile birlikte Aziz Yıldırım adaylığını tekrar açıkladı,. O varken başka birinin seçileceğini düşünmüyorum,şimdiden hayırlı olsun,umarım gereken dersler çıkartılmıştır.

Uzattılar..



Lakers ve Boston işi son maça bıraktı..Boston'u anlayabiliyorum.Garnett yok,Orlando kesinlikle kötü bir takım değil ve iyi bir play-off performansı gösterdiler bu seride asla yılmadılar fakat Lakers ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum.Yao Ming'in olmadığı pota altına Gasol 14-Bynum 0-Odom 8 sayı atabiliyor. Bunun adı saçmalıktır,umursamamazlıktır.Yürekli Houston oyuncularını tebrik ederim,seriyi kesinlikle hakeden taraf Houston'dır. Bir Lakers taraftarı olarak yürekten kutluyor,onurlu mücadelelerini hayranlıkla izliyorum..

Maçların skorları da şöyle

Houston : 95 - Lakers : 80
Orlando : 83 - Boston : 75

14.05.2009

Efsane kadrolar: 1997-1998 Kinder Bologna


Antoine Rigaudeau (Claudio Crippa)
Alessandro Abbio (Hugo Sconochini)
Predrag Danilovic (Riccardo Morandotti)
Zoran Savic (Alessandro Frossini)
Radoslav Nesterovic (Augusto Binelli)

İlk beşi efsanedir... 1997-1998'in EL şampiyonu kadrodur, şampiyon olurken de bir başka efsane kadroyu (onu da bir dahakine yazalım) Teamsystem'i geçmişlerdir ancak o sene ligde gülen taraf Teamsystem olmuştur. İsimler her şeyi anlatır, fazla söze gerek yoktur...

Gerald Fitch Tau Ceramica'da !?



En son ligimizde Kepez'de oynayan Geral Fitch'ten bahsediyorum evet.Çok iyi bir hücum silahı,şüphesiz. Savunmasını yerdim hep,bu büyük oyuncusu değil,eline bu kadar top almadan iyi bir oyuncu olması imkansız dedim,onu dedim,bunu dedim. Gerald Fitch şuan Tau'da. Bana hala şaka gibi geliyor,hala daha inanamıyorum bu adamın büyük takımlarda,önemli rol alabilecek bir oyuncu olacağına,izleyelim görelim..

Hep sakat...


Gordan Giricek... Fenerbahçe tarihin isim olarak en parlak transferlerinden biri maalesef büyük bir hayalkırıklığı olmuş durumda. Yarım sezon kaçırıp döndükten sonra form tuttu, tutacak beklentileri arasında yine sessiz sedasız kaybolup gitti. Play-Off'ları da kaçıracak deniyor şimdi, sinir bozucu. Onu yukarıdaki görüntüyle hatırlayanların arasına Fenerbahçe taraftarı da eklenecek maalesef, gelecek sezonun planlaması onsuz yapılmalı gibi gözüküyor...

Yürüye yürüye değil koşa koşa...


Benden maçla ilgili çok fazla şey yazmamı beklemeyin, tarafsız görünme ya da Fenerbahçeliliği ikinci plana atıp objektif bakma gibi bir çaba gösterebileceğim günler olabilir ancak bugün değil. İzmir güzel memleket, kızları malum, deplasman da kalabalık gidince tadından yenmiyor ancak bu şekilde maç kaybedilince insanın içine oturuyor. Beşiktaş'ın hak ettiği bir maçtı, Beşiktaş kazandı. Atatürk Stadı'nı bilen bilir, kale arkasındaysanız diğer kaleyi görmek zor, biraz alkol biraz da göz bozukluğuyla çok zor, tribün derdindeyseniz imkansız. Maçı, yorumlayacak kadar iyi izleyemedim, çok da bir şey kaybetmedim aslında. Yalnız Beşiktaş'ın, lig maçında bize karşı kullanamamayı becerdiği (!) fiziksel avantajını burada ortaya koyduğunu söyleyebilirim herhalde. Sonuçta Fenerbahçe için berbat bir sezonun üstüne tüy dikildiği, Beşiktaş için de (en son ne zaman böyle bir başarı yakaladıklarını bilmediğimden yuvarlak konuşuyorum) uzun süre sonra 2 kupalı bir sezonun kapısının sonuna kadar aralandığı bir maç oldu.

Fenerbahçelilerin çoğunluğu için tek teselli Avrupa vizesi olsa gerek, ne acı ki yürüye yürüye şampiyon olamadı diye hoca değiştiren takım koşa koşa bu hallere geliyor. Avrupa vizesiyle teselli olanlara da 10 puanlık uzmanlık sorusu: Josico ya da Maldonado için Avrupa vizesine ne gerek var?

Not: Eren, etiketlere dikkat; derinleştirdim, hele üçüncüsü çok derin. :)

Kral Barcelona



6.dakikada 1-0 geriye düşen Barcelona acaba dedirtmemeye devam etti bu maçtada. Geriye düştüğü hiçbir maçta aynı şekilde kalmasına izin vermeyen Barça yine 4-1 lik galibiyetle sahadan ayrıldı ve kupanın sahibi oldu.
Çok fazla bir şey söylemeye gerek yok fakat bu adamların ön liberoları,savaşan oyuncuları,hamalları bile bu kadar teknikken nasıl olacak bu iş bilemiyorum..Yaya Toure bile kilidi açabiliyorsa,artık bu takım futbol üstü bir takımdır.Kutluyoruz,başkada bir şey yapamıyoruz zaten.

Van Gaal Bayern Münih yolcusu..



Az'nin başında Şota'lı kadroyla şampiyonluğu son anda kaçıran Van Gaal,diğer sene büyük bir yapı değişikliğine gitmişti. İlk sene tutmayan kan Az'yi ligin 13.lüğüne kadar itmişti. İstifasını vermeye hazırlanan Van Gaal'ı oyuncuları ve yönetim (!) - ki bizde genelde hep köstek olurlar - O'nu kararından vazgeçirdi.Van Gaal'ın aynı öğrencieleri bu sene şampiyonluğu haftalar öncesinden ilan ederken Van Gaal şunları söylemişti ; '' Benim için en özel olan şampiyonluk bu,büyük bir camiayı şampiyon yapmak kolaydır ama alıp sıfırdan başlayıp,engelleri aşmak büyük bir mutluluk veriyor.'' Şimdi büyük ama çalkantıda olan,eski günlerini arayan bir camiaya gidiyor Van Gaal. Bence harika bir seçim. O kadroya bir kaç takviye ile çok iyi başarılar elde ettirir bu adam. Bayern'in bu seneki kadar kötü olmayacağına eminim,zire her mevkide etkili oyuncuları olan bu kadar büyük bir camianın buralarda olması beni hep şaşırtmıştır.

Başarılar dileriz,Van Gaal'ın izlemekten keyf aldığımız bir takım çıkaracağına eminim.

Batının ilk finalisti ; Denver Nuggets.




Serinin 3-0 a gelmesiyle aslında her şeyin bittiğini söylemiştik.Bir takım ancak bu kadar şanssız elenebilirdi sanırım,her neyse yinede düzgün bir oyunla,sonuna kadar savaşarak oynayan Denver'i kutlayalım.Seri 4-1 e geldi. Maçın skoru 124-110

Denver Nuggets'ta Chauncey Billups 28 sayı, 12 ribaund, 7 asistlik performansı ile galibiyetin mimarı olurken Carmelo Anthony 30 sayı, 5 ribaund, 3 asist, Kenyon Martin 15 sayı, 4 asist, 2 ribaund ve benchten gelen isim J.R. Smith 18 sayı, 6 asist, 5 ribaundluk performansları ile galibiyete katkıda bulunan diğer isimler oldular.

Dallas Mavericks'te ise Dirk Nowitzki 32 sayı, 10 ribaund, 7 asistlik performansı ile sahanın en skorer ismi olurken Jason Kidd 19 sayı, 9 asist, 3 ribaund ile mücadele etti.

Büyük bir sürpriz olmazsa Lakers-Denver mücadelesi bizleri bekliyor..

13.05.2009

Türkiye Kupası'nın rengi siyah beyaz



Kupanın sahibi Fenerbahçe'yi 4-2 ile geçen Beşiktaş oldu.Maçın yorumlarını bizzat maç için İzmir de bulunan muhabirimiz Marko yapacak :) Biz O'nun lafını bölmeyelim,evine gelince rahat rahat yazar. Beşiktaş'ı kutlayalım..

Bu takımdan gitmesi gereken çok kişi var..



6+2 yabancı sınırlamasına itiraz eden bir takımın,Josico ve Maldonado'yu almasıyla başladı her şey.Kendi söyledikleriyle,yaptığı hizmetlerle çeliştiği anda bu oldu zaten efsane başkanın.
Lafın kısası yola devam edilecekse eğer gitmesi gereken çok kişi var..

Aragones : Artık bir şey yazmama gerek yok sanırım ? İnat ile hiçbir yere gelinemez,takım çalıştırmaya başladığı günden beri takıntılarıyla devam eden,onlara yenik düşen ve düşmeye devam eden bir çalıştırıcı. Tabiki her inat başarısızlığa götürmez ama burdaki hali ortada,böyle bir durumu bu yapılanma haketmiyor..

Uğur Boral : Blog açmak isteme nedenlerimin başında gelen adam. Türkçeyi çok iyi konuşmak dışında bir meziyeti olmayan bu arkadaşımızın Sevilla maçları kredisi tükendide geçiyor artık. Takımın hızlı hücumlarının hepsini kesen,dikine oynamayı sanki bir sene içinde unutmuş,adeta sol kanatımsı ön libero oynayan Uğur'un ne psikolojik olarak,ne etki olarak Fenerbahçe'ye yakışmadığı aşikardır.

Deniz Barış : Futbol bilgisinin çoğu futbolcudan üstün olduğunu düşünüyorum fakat yetenekle birleşmediği zaman bu hiçbir şeye yaramıyor.Bu takımda yedek kulubesinde bile oturamayacak düzeydedir artık Deniz.Ön libero yedeğide Selçuk'dur.

Yasin Çakmak,Can Arat,Maldonado,Josico,Ali Bilgin : Bu oyuncuları tek tek açıklamaya gerek yok. Fenerbahçe'nin bir oyuncu yetenek sınırı olmalıdır ve eğer böyle bir sınır düşünülüyorsa topyekün hepsi kulüpten,sessiz sedasız ayrılmalıdır,bu kadar basit,uzatmaya niyetim yok büyük takım topçusu diye toplumsal bir tabir vardır,klişedir.Buyrun size klişe büyük takım topçusu bunlar olamaz..

Yapılması gereken o kadar çok şey varki.Önce oturup çift forvet arkası Alex'mi,tek forvet arkası Alex mi oynanacak o düşünülsün. Güiza tek forvet olmuyor,yapamıyor adam işte. Koşuları,çabası ortada,Semih'le oynadığı her maç adam iki gömlek üstün oynuyor. Bu takım tek forvet oynayacaksa şu şartlarda bu Semih'tir. Başkası o tahtaya yazılıyorsa ayıptır,günahtır. Ayrıca öbür sene için bir forvet daha alınmalı,şart. Eğer çift forvet oynarım diyorsan iki tane daha Emre alacaksın,sağlam olanından,defansı iyi,hücumu istikrarlı olanından. Yok ben tek forvet oynarım diyorsan Deivid,Uğur kanadıyla olmaz bu iş. İki tane çizgiye inen,orta açabilen,korkmayan,istikrarlı kanat alacaksın. Carlos'u da yedekleyeceksin. Bu yaşta adamın başına neler gelebilir belli olmaz.

Kazım'ı,Burak'ı bir kere olsun forvette deneyeceksin. Özellikle Kazım gözüme her zaman forvet olarak gözüküyor. Fiziği sağlam,kafa topu indiriyor,ayağına hakim,sırtı dönük oynamayı biliyor. Bu nedir ? Kanat mı yoksa forvet mi ?.

Neyse haddimiz olmayarak bazı işlere karıştık ama o kadar ortadaki bazı şeyler,bir taraftar olarak bunları görmek ve eziyet çekmek biraz garip geliyor,hemde Aziz Yıldırım başımızdayken daha garip geliyor..

Hatırladılar..



Başlık daha çok Lakers'la ilgili ama Boston içinde kullanılabilir.Geçen senenin iki finalitsi olan takımlar bunlar.Boston hırsın,azimin,defansın adı KG'yi kaybetmiş olsada ligin son bölümü - özellikle Cavs maçı - ve play-offlarda adına yakışmayacak derecede kötü oyunlar çıkardı.Lakers ise ligin tartışmasız en derin kadrolarından birine ve ligin tartışmasız en iyi oyuncularından birine sahipken,ciddiyet,maçın başından sonuna kadar aynı düzeyde kalabilme sorunlarını aşamadı.

Bugün ise iki takımda 2-2 girilen serilerde kazanıp,bizde buradayız dedi.Diğer taraftan 8-0 lık serisiyle gelen Cavs varken,Boston ve Lakers'ın bu mesajları bol bol vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Lakers Yao'suz Houston'a adeta ezildiği 4. maçın acısını 40 sayı fark atarak çıkardı. 118-78.Box score verip canınızı sıkmıycam hiç,takım halinde herkes düzgün bir katkı vermiş,doğal olanıda bu zaten.Ayrıca uyuyan dev Bynum'da yaşam sinyalleri vermiş.14 sayı 6 ribaunt ile. Evet O'nun için çok iyi rakamlar değil fakat son günlerdeki performansına bakılınca,yaptığı istatistiğe sevineceğinize eminim..

Boston cephesinde ise 3-2'den hiç bir zaman seri vermeyen bir takım görüyoruz ve bugün seri 92-88 ile 3-2'ye geldi.
Maçın kahramanı yine son günlerin tanıdık ismi ; şişman bebek Glen Davis 22 sayı, 7 ribaund, 2 asist.. Cavs - Boston konferans finali olacak gibi gözüküyor.Garnett olmasada Cavs'e en ters gelecek takım yine Boston'dır. Orlando'nun % 50 ile üçlük atmasını beklemtense,Boston'un potansiyel takım oyununu tercih edeceğinize eminim,en azından ben öyle düşünüyorum.

Basının gözdesi Gerrard (!)


"Nasıl yani?" diyerek açtım haberi C.Ronaldo gibi manken fubolcu bir adam varken basının gözdesi Gerrard olmuş falan diye ama meğersem İngiltere'de Futbol Yazarları Birliği, Liverpool'un yıldız&kaptanı Steven Gerrard'ı Yılın Futbolcusu seçmiş.Sanırım hem sporx'de,hem de NTVspor'da net sayfalarında çalışanlar da;bazı gazetelerde olduğu gibi iş birliği içinde.Açıkcası böyle bir başlığı onlardan beklerdim.
Hakedilmiş bir ödül kesinlikle umarım sene sonunda lig şampiyonluğu hasretine de son verir Liverpool keza bu ödülü de çünkü en son 1990 yılında -yani Liverpool'un son şampiyon olduğu sene- bir Liverpoollu kazanmıştı,ilginç bir enstantane olur.

Bir şampiyonun yüreğini asla hafife almayın


Bu sabahki maçtan sonra Cavs-Celtics finalinin olacağı gün gibi aşikar oldu artık.3-2'den hiç seri vermeyen Celtics,bunun yanı sıra geçen senenin şampiyonluk apoletini de omzunda taşıyor.
O değilde beni şaşırtımayan ise play-off oynamının çok başka,bambaşka,bir şey olduğunu göstermesi bize Garnett'siz son şampiyonun.Glen Davis'in,Eddie House'un,Perkins'in hatta havasından mıdır,suyundan mıdır bilinmez -bu maç kötü oynayan Rajon'un eksikliğini kapatan- neredeyse 3-4 yıldır oynamayan (yani ruhen) ve takım içi sorun olur diye birçok kesim tarafından istenmeyen adam olan, Marbury dahil çok iyi oynuyorlar.Ve bugün gene bir geri dönüş daha yapıldı.(Bu ve geçen serideki geri dönüşlerde bana bir zamanın Pistons'ını hatırlatıyor abartısız 20 sayı fark olurdu,gene kapatırdı "o takım" 3-4 sene önce şimdi ise yerinde kavak yelleri esiyor.Yazarın burda vurgulamak istediği şampiyon olmuş takımların geri dönebilme özellikleri.)
Bana kalırsa hem Magic hem Bulls,Celtics'in "yürek"ini ciddiye almıyor.Bunu da makul görebiliriz çünkü en "yürek"li oyuncunun takım elbiseyle kenardan maç izlemesi onları rehavete sürüklüyo olabilir hemde NBA'deki pozisyonunun en iyi adamıyken,ama bir adam şampiyon yapmadı ki bu takımı,takım diyorum dikkatinizi çekerim.Bulls ve Magic serilerinde,bu takımlar öndeyken ha bire seri yiyor,üstüne yatmaya çalıştıkları skorun sorunun yaşıyordu.Tecrübesiz diyebilirsiniz iki takım içinde ama kesinlikle yeteneksiz diyemezsiniz özellikle tek tek ele alırsak bir çok oyuncunun Celtics'teki oyunculara fark attığını bile görebiliriz,özellikle Magic serisinde.
Ama kesinlikle küçümsemeyle,rehavetle bir şampiyon takıma karşı oynayamazsınız.He oynarsanız böyle geriye düşersiniz,önde olduğunuz seride.
Sanırım Cavs'lı oyunculura şu anlarda Mike Brown aynı konuşmayı yapıyordur,belli mi olur.
(Saat farkını saymazsak tabi)

Geri Dönüyor!



Jamaika'da geçirdiği trafik kazası sonrası Manchester'da yapılacak olan 150 metrelik sokak yarışına katılıp katılmayacağı belli olmayan Bolt'un tamamen iyileştiği ve yarışa katılacağı açıklandı.Kaza sonucunda ayağından hafif yaralanan Bolt'un hiçbir sakatlığı bulunmuyor.Hızıyla yeniden aklımızı başımızdan alacak olan Bolt 17 mayısta piste çıkacak ve Marlon Devonish ve Simeon Williamson gibi Britanyalı sprinterler ile yarışacak.Yarış sonrası Old Trafforda Manchester United ve Arsenal maçını izlemeye gidicek olan Bolt,''Rüyalar Tiyatrosun''da gövde gösterisi yapacak.

12.05.2009

MIP : Granger



Geçen sene temsilcimiz Hidayet'in aldığı ''En çok gelişme kaydeden oyuncu'' ödülünün sahibi bu sene Granger oldu.

Granger İndiana'yı bu sene play-off potasına adete tek başına sokmuştu.JO,Artest gibi isimlerin üzerine yıllarca takım inşa etmeye çalışan İndiana'da gereken merkez oyuncu sanırım bu sene bulundu.Granger kesinlikle çok iyi bir skorer ve çalışmayı sevdiğinide yaptığı açıklamalardan rahatlıkla anlıyoruz.Savunması gelişmeli - ki kendisi de farkında-..Son saniyeleri rahatlıkla oynayabiliyor ve sorumluluğu kaldırmasını biliyor.Tabiki play-off ortamı,sorumluluklar değişecek ama bu takım play-off yapacaksa bu adam sayesinde yapacak.Zamanı gelince o sorumluluklarıda taşımasını bilir.Granger çok şey beklediğim bir yetenek. Gerektiği kadar umursanmıyor gibi ama birkaç sene içersinde NBA'in en yukarılarında olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Bu adamı iyi takip edin..

Cavs süpürdü,Dallas uzattı



Cavs beklediğimiz gibi aldığı 84-74 lük galibiyet ile 4-0 süpürmesini bildi.16-10 üç sayılık atış isabeti tutturan Cavs da en skorer isim 27 sayı-8 asist-8 ribauntla Lebron James oldu. Atlanta da Horford,Bibby ve Williams üçlüsü 16-1 şut isabetiyle oynadı. Ayakta kalır gibi gözüken tek isimse 26 sayı-8 ribaunt Josh Smith oldu..

Bu skorla beraber Cavs play-offlardaki ikinci serisinde de süpürgelere başvurmuş oldu.


Gecenin ikinci maçında Dallas seriyi uzattı.119-117 luk galibiyet ile durum 3-1 gelirken,insan geçen maçtaki hakem hatasının sonucunu kim ödeyecek diye sormadan edemiyor..Şuan seri 2-2 olacaktı ve hem bizim hemde Dallas'ın açısından çok daha umut verici bir seri olacaktı. Maça dönersek ; Nowitzki 44 sayı-13 ribaunt yaparak harika bir oyun çıkarırken karşı taraftaysa Carmelo 41 sayı-11 ribaunt-5 top çalma yaptı. Ufak bir hatırlatma ; NBA tarihinde 3-0 dan gelip seri alan takım bulunmuyor.

11.05.2009

Massa ve Ferrari gerçeği..



''Bu sezon benim ve takımım için bitmiştir'' Felipe Massa

TBL Play-Off




Güncel olmadığının farkındayım ama sitenin tam açıldığı sıralara denk geldiği için arada kaynadı.Şimdi eşleşmeleri yazalım ve kısaca değerlendirmelerimizi yapalım.

Efes Pilsen - Darüşşafaka Cooper Tires (1-0)

Seri 1-0 başlayacak zaten,Efes Kerem'in de gelmesinden sonra iyice sıkıntıları kalkmış bir rakip olarak gözüküyor,ben Efes'e Fenerbahçe'den,belki Telekom'dan başka rakip olabileceğini sanmıyorum.Bu seri 3-0 geçilir,uzatmaya gerek yok.

Türk Telekom - Mersin BŞB (1-0)

Türk Telekom sezon içinde iki maçıda kazandı,seriye 1-0 önde giriyorlar. İnsan uzatmadan 3-0 diyemiyor bu seriye. Lofton var bir kere. Tek adamla maç kazanılmıyor tabiki fakat Mersin çok basit bir takım değil.Bir maçın başa baş geçip Mersin tarafında biteceğini ve serinin 3-1 sonuçlanacağını tahmin ediyorum..

Fenerbahçe Ülker - Antalya BŞB (1-0)

1-0 başlayan bir seri daha.. Orhun Ene'nin gidişinden sonra iyice gözüme garip gelmeye başladı Antalya. Belki buradaki takımların yanına yaklaşabilecek kapasitedeydiler ama olmadı,organizasyonlarına en çok güvendiğim takımlardan biri olan bu takım bana göre garip işler yaptı. Solomon'un dönüşüyle en ciddi eksiği kapatan Fenerbahçe seriyi 3-0 geçer.

Galatasaray Cafe Crown - Beşiktaş Cola Turka (0-0)

En çekişmeli geçecek seri bu seri olacak sanırım..Kağıt üzerinde Galatasaray'ın bu seriyi 3-1 falan geçmesi beklenir ancak o kadar kötü basketbol oynuyorlarki Beşiktaş'ın çok çok zorlayacağını düşünüyorum. Ayrıca Beşiktaş'ın her sene kadrosunu yeniden kurma sevdasından ne zaman vazgeçeceğini de merak ediyorum.
3-2 Galatasaray alır,zor olur..

Temmuz 4


Progressive metalin en başarılı gruplarından biri olan Dream Theater'ın İstanbul'u 4. ziyaretinin tarihidir konu başlığı. Haziran'da çıkacak, 10. albümleri olan Black Clouds & Silver Linings ile birlikte tekrar Türkiye'nin yolunu tutacak efsane grubun çıkacak yeni albümlerinin playlist'i de şu şekilde:

1. a nightmare to remember
2. a rite of passage
3. wither
4. the shattered fortress
5. the best of times
6. the count of tuscany

Hastasıyız efenim kendilerinin, bekliyoruz...

Tebikler !



Yao'nun sakatlandığını ve Houston'un artık çok zor bir döneme girdiğini söylemiştik. Asıl zor döneme giren Lakers oldu. Kobe hariç bütün oyuncularda,zaten alırız havası hakim olduğu zaman takım haline inanılmaz kötü bir performans gösterdiler. Kobe'yi özellikle alkışlamak lazım. Maç boyu bilinçli oynayan tek oyuncuydu diyebiliyiriz. Özellikle ilk yarıda tek başına oynadığı oyun gerçekten harikaydı. Basketbol zekası gerçekten çok yüksek ve her geçen gün egosunu biraz daha yeniyor.. Lakers cephesinde biraz bir şeyler yapmaya çalışan Gasol,Farmar,Ariza ve elinden geldiğince Shanon Brown'dan başka hiç kimse yoktu,onlar da gereken katkıyı veremediler ve Houston'ın beklediği,bizlerin beklemediği bir mağlubiyet oldu. Lakers tek kelimeyle ruhsuz bir oyun sergilerken,Houston sakatlıkların bahane olmadığını,takım halinde konsantre olup oynadığınız zaman nelerin başarılabileceğini gösterdi. Hiçbir oyuncuyu tek tek değerlendirmeye gerek yok sadece Artest yine bildiğimiz Artest o kadar. Diğer herkes tam kapasite ve tam konsantre ile oynadı ve Houston maçı 99 - 87 almasını bildi. Tebrikler Houston,Lakers'a da koca bir tebrik (!) bizden..